whatsapp-image-2022-09-02-at-13-11-25.jpeg

Hangi yanımızın acısı diğer yanımızın kahrını bastırır, anlatmaya gücü olan varsa buyursun anlatsın.

Gözlerimizin önünde yitip giden gençlerimizin hüznünü, hangi cümle ile ifade edebiliriz bilmiyorum. Allah’ın rahmetinden ümidini hiç kesmeyecek olan Müslüman toplumun evlatlarının, hayatlarını kurşunlayacak kadar ümitsiz olduğu bir devranda nasıl serinlesin yüreğimiz.

Perşembe sohbetiydi. Genç kardeşlerimle sohbet için bir araya gelmiştik. Gençlerde bir hüzün bir telaş. Hayırdır gençler? Abi bizim mahalleden bir arkadaş. Başına kurşunla sıkmış.

Gençlerde bir üzüntü ki; sorma!

Sohbetimize de gecemize de konu oldu bu olay. Necattı vefat eden kardeşin adı. Yani kurtuluş. Ama haberler kurtarılamadı diyor.

Tanırdım. Karşılaşmıştık birkaç defa. İslam’a yeni yeni iştiyakı olan bir gençti. Meraklıydı. Yiğitti. Konuşmasından belliydi. Fakat neye çözüm bulamadı neyi halledemedi de bir kurşunu bütün hayatına bedel belledi zihninde.

Bir hafta içine ikincisini duyduğumuz bu intihar vakaları neden?

Hiç soruyor mu bunu kendine insanımız.

Sokakta yürürken, alışveriş yaparken, trafikte, birkaç dakika önce yanımızda olan bu insanlar; yüzümüze gülen, konuşan, görünürde çok iyi olan gençlerimiz neden çareyi kurşunda, mezara girmekte buluyor?

Neden kimse artık bunu kendi üzerine almıyor? Dertlenmiyor?

Neden büyük diye geçinen sözde bilmem ne aşireti lideri, bilmem hangi köyün muhtarı, falan siyasi parti lideri, filan belediyenin reisi, şu derneğin başkanı, bu kurumun amiri; kendi kanından, kendi canından ve toprağından olan bu körpe fidanların yitip gitmesine göz yumuyor.

Her gün onlarca kişinin arazi, bağ, bahçe elde etmek için başvurduğu sulh mahkemeleri ve kanaat önderleri dernekleri, gençlerin kurtarılması için neden bir girişimde bulunmuyor.

Nerde sizin büyüklüğünüz? Nerde ağalığınız, babalığınız? Memleketimizin her genci üzerinde silah taşıyıp sıkıştığı anda kendine namluyu çevirince siz büyük mü oluyorsunuz? Bir gence hayallerini veremediğiniz şu günde siz lider mi oluyorsunuz? Sokaklarınızda kafası uyuşmuş artarda üç adım atamayan bağımlı gençler varken siz kendinizi aile büyüğü mü sanıyorsunuz?

Evlerinizin garajlarında eskittiğiniz arabalar kadar gençliğimize kıymet biçilmiyor. Kat kat yükseltilen binalarda oturan insanların hayatları niçin o betonlardan daha değersiz.

Sınıfın tahtasını, Caminin mihrabını, idareciliğin koltuğunu, milletin oy pusulasını doldurmak için ömür sarf edenler, sadece kendini ve ailesini düşünen, kendisine dokunmadığı için yılanı kutsayanlar, acep halimiz size mi kaldı?

Yüreklerimiz mezar oldu neslimize, gençliğimize. Kimi kurşunlayarak kendini girmekte o mezara, kimi henüz yaşıyorken verememekte hesabını mezarın.

Desem ki son olsun. Olmayacak bilirim. Desem ki dursun bu hal, durmayacak! Önünde durmazsak bir daha vurulacak gençliğimiz kendi elleriyle.

Gelin Allah için değer verdiğimiz tarlamız kadar önem verelim geleceğimize.

Gençlerimize hiçbir sorunun onların ölümünden daha büyük olmadığını, eğer yaşarsak ve beraber direnirsek sıkıntılara, en güzeliyle üstesinden gelebileceğimizi anlatalım.

Varsın birileri biz büyüğüz diye burnu havada yürüsün caddelerde sokaklarda. Biz gençlerimizin elinden tutalım. Onları düşecekleri kuyulardan kurtarmak için bir ömür adayalım.

Rabbim Necat kardeşime rahmet eylesin. Günahlarını affetsin. Mekânı cennet makamı âli olsun.

Konuk Yazar - M. İbrahim ÇİÇEK