TORPİLİM VAR! DOSTLAR

Halk arasında, amiyane deyimle torpil yapmak, yani kişisel menfaat temin etmek amacıyla kamu geneline kullanılacak yetkilerin bireysel çıkar için kötüye kullanılması olayına torpil diyoruz.

Torpil olayında, liyakat ve ehliyete bakılmadan tanıdık, dost, akraba, kişi, kurum ve kuruluşların; yararına verilen her türlü yetkiler kullanılır. Birileri haksız yere kazanırken birileri hak etmediği halde kaybettirilir.

Siz buna modern hırsızlıkta diyebilirsiniz. Çünkü yapılan iş birilerini kayırırken, birilerini kaybettirmektir. Üstelik bu iş için emanet olarak verilen yetkilerin kötüye kullanılması vardır. Torpil olayında, İslam’ın kutsal kabul edip dokunulması haram olan kişinin mal can ırz, namus mülkiyet ve yaşam haklarına mütecaviz bir girişim gerçekleşmiş olur ki, kabul edilmesi ya da meşru görülmesi asla kabul edilir değildir. Velev ki muhatap kâfir dahi olsa…

İtirazları duyar gibiyim. Ee herkes torpil yapıyor. Rüşvet vermezsek, araya adam sokmazsak bizi ezerler. İşimiz görülmez vesaire. Gibi savunmalar sizleri haklı çıkartmaz.

Birilerine verilen zararlar yanında, zimmet, irtikâp, karaborsacılık, fitne, idari baskı, zülüm gibi halkın maddi ve manevi haklarına ve menfaatlerine; huzur, güvenlik ve refahına zarar verecek her türlü faaliyet, İslam da kul hakkına mütecaviz eylemler kabul edilir. Ayet ve hadislerle bu tür fiiller yasaklanmıştır.

Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin."(bakara 188)

“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir...” (Buhârî, Îmân, 4-5)

Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- vefatlarından önce mü’minlere son defa hitâb ediyor ve onlara son hatırlatmalarda bulunuyordu. Bir ara sözü kul hakkına getirerek:

“Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki; dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” buyurdu. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II,)

Bunun üzerine, bir adam ayağa kalktı ve:

“–Yâ Rasûlâllah! Ben Allah yolunda savaş ganimetine hıyânet etmiş, üzerime üç dirhem geçirmiştim!” dedi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona:

“–Sen bu hıyâneti ne için yaptın?” diye sordu. Adam:

“–Ona ihtiyacım vardı.” dedi. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Ey Fadl bin Abbas! Bu kişiden Beytülmâl (hazine) hesabına üç dirhem al!” buyurdu. (Taberî, Târih, III, 190

Ayet ve hadislerde görüleceği gibi Hak edilmeden elde edilen para, pul, makam, mevki, şan, şöhret ev araba, itibar ve dahi saygınlık her ne varsa ahrette rezil rüsvay olmaya sebeptir.

15 Temmuz FETÖ darbesinin altında bu gerçekler yatmaktadır. Nice vatan evladının hakkını hukukunu sınav sorularını çalarak, birilerine baskı kurup korkutarak, halkın malına ve canına kastederek, utanmadan tertemiz İslam dinini kullanarak, hıyanet ettiler. Hem bu dünyada hem ahrette rezil rüsvay oldular.

Diyeceğim o ki: kişini ameli kendisini bağlar Allah’ı razı edeceğine bir kısım insanları razı edeceğim diye çaba içerisinde olanlar en nihayetinde pişmanlık içerisinde zarar etmişlerdir. Zira rabbini razı eden kesinlikle kazanmıştır. Torpille, aracılarla sahte evraklarla elde edilen makamlar kazanılan ihaleler. Engel olunan hizmetler. Bunların hesabını vermek artık bunları yapana düşer. Rabbimiz demiyor mu?

''Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer (kötülük) işlemişse onu görür.'' (Zilzal 7,8)

Artık bunun üzerine söz söylemek, haddimizi aşmaktır.

Vesselam.