Tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirus (Covid-19) pandemi süresince karantina ve uzaktan eğitim gibi nedenlerden dolayı internet kullanımı da büyük bir oranda arttı.

Uzmanlar, kontrolsüz internetin ahlaki ve manevi anlamda olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek özellikle uzaktan eğitim sürecinde çocuk ve gençlerin internette geçirdikleri sürenin planlı ve kontrollü olması konusunda ebeveynleri uyarıyor.

Özellikle pandemi süreci ile birlikte uzaktan eğitim sürecinde ebeveynlerin, çocuklarının bilgisayar ve TV başında kaldıkları süreyi takip etmelerini isteyen Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Psikolojik Danışman Doç. Dr. Mehmet Murat, uzaktan eğitim sürecinde ebeveynlerin bazı temel ilkelere dikkat etmelerinin çocukları için daha yararlı olacağını söyledi.

Çocuklara katı sınırlamalar koyma yerine esnetilmiş kurallarla bu sürecin yönetilmesi gerektiğini belirten Murat, uzaktan eğitim sürecinde, ev ve okul kavramlarının çocukların zihnindeki ayrımının kaybolabildiğini, bu süreçte düzeni korumanın da önemli olduğunu belirtti.

“İnternet güvenli olmalıdır”

Murat, ebeveynlerin bu süreçte çocuklarını sıkmadan bilgisayar ve internet kullanımını takip etmeleri gerektiğini belirterek, “Ben bir baba olarak bile kendimi internette kontrol ediyorum. Çünkü insanlarda merak duygusu var. Bu merak duygusu kötüyü de iyiyi de merak ediyor. Merak duygusu öğrenme bakımından iyidir. Öğrenmeyi, gelişmeyi sağlar. Ama merak duygusu hem olumluyu hem de olumsuzluğa neden olabilir. Toplumun kültürüne, ahlakına ters düşen veya gelişim düzeyine uygun olmayan konulara baktığımızda, bunları filtreleyen programların mutlaka denetlenmesi gerekiyor. Güvenli internet olmalıdır, serbest interneti evlerimizde kullanmamalıyız. Yetişkin bile olsak buna dikkat etmeliyiz.” dedi.

 

“İnternet ve bilgisayar kullanımı ebeveyn kontrolünde olmalıdır”

İnternet kullanımı hakkında ebeveynlerin çocuklarıyla konuşması, interneti nasıl, ne zaman ve nerede kullanılabileceğine dair kurallar oluşturulması gerektiğini belirten Murat, “Bir yetişkin olarak kendi internetimi kendim sınırlandırıyorum. Eğer günün birinde merak duygum beni farklı bir yere sürüklerse buna engel olabilirim. Bunu çocuklarımız için de yapmalıyız. Çünkü çocuklarımız doğru düşünemez, gelişim düzeylerine uygun olmayan özellikle cinsel içerikli konular onlara zarar verebilir. Hatta bazı oyunlar bile çocuklarımıza zarar verebilir. Çocukların bu tür uygulamalara erişimini engelleyici programlar olmalıdır. Bu tür önlemler hem veliler tarafından hem de internet sağlayıcıları tarafından alınmalıdır diye düşünüyorum. İnternet sağlayıcıları da aynı şekilde çocukların gelişim düzeyine uygun olmayan programlara bir takım önlemler alarak hangi yaştaki çocuğun ekranın karşısında olduğunu bilip girdiği sitelerin bilgi kaynaklarını buna göre sınırlandırmaları iyi ve doğru olur.” ifadelerini kullandı.

“Öğrenciler mutlaka derslerine katılmalıdır”

Uzaktan eğitim sürecine de değinen Murat, “Uzaktan bile olsa eğitimden hiç kopmamak lazım. Eğer çocuk bugün hiç derse girmemişse anne şöyle düşünmelidir; ‘hoca bir saat bile olsa uzaktan eğitime girsin’ dedi. Yani dün girmedi diye bugün de derse katılmamazlık yapmasın. Dün derse girmemişse bugün mutlaka derse girsin. 'Bir işi dört dörtlük yapamıyorsanız tamamen de terk etmeyin’ şeklinde bir söz var. Çocuğumuz izleyebildiği kadarıyla derslerini izlesin. 10 ders izleyemediyse 2 ders izlesin. Bu sayıyı üçe çıkarmak için çabalamalı. Yani mümkün olduğu kadar çocukları derslerden, okullardan ve konulardan uzaklaştırmamalıyız. Çocuklarımızı evde de kaynaklarla desteklemeliyiz. Dersi hep televizyon ve internetten takip etmek yerine bir de yazılı kaynaklardan takip edebiliriz.” şeklinde konuştu.

 

Uzaktan eğitim sürecinde ev ve okul kavramlarının, çocukların zihnindeki ayrımının kaybolabildiğine dikkat çeken Murat, bu süreçte ev ve okul düzenini korumanın önemine değindi.

 

“Kitap okumayı ihmal etmemeliyiz”

Çocukların kitap okumalarını çok önemsediğinin altını çizen Murat, “Üniversiteye hazırlanan öğrencilerime bile günde en az yarım saat veya bir saat arasında kitap okuyun diyorum. Bence insanlar ölene kadar kitap okumaktan vazgeçmemelidir. Çocukluğunda, ergenlikte, meslek hayatında ve emekli olduğunda her zaman kitap okumalıdır. Yani uzaktan eğitimi kitap okumak, kaynak kitaplarla mümkün olduğu kadar teknolojik imkânlarla takip etmeye çalışmalıyız. Hem öğrencilerimiz hem velilerimiz neler yaptıklarına baksınlar. Eğer yapamadıklarına bakarlarsa hayal kırıklığı yaşarlar ve motivasyonları kaybolur. Örneğin öğrenciler, ‘ben bugün bir saat derse girdim. Bunu iki saate çıkarmalıyım’ demelidir. Ama öğrenciler ‘ben bugün 8 saat derse girmedim’ derse bunu iki saate çıkaramaz. Yani öğrencilerimiz yaptıklarını ön planda tutsunlar. Yaptıklarına bakarak yaptıklarını arttırmaya çalışsınlar. Yapamadıklarıyla, başaramadıklarıyla fazla muhatap olmasınlar.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi