Bölgede sadece Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Obezite Merkezi, bulunuyor. Hastanenin koridorunda 4 Mart Dünya Obeziteler Günü dolayısıyla stant açan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eşref Araç, obezite ile ilgili  mikrofonuna konuştu.

Obezitenin vücutta anormal ya da fazla oluşan yağ birikimine verilen isim olduğunu belirten Araç, "Vücutta yağ oranının artması ya da anormal bölgelerde yağ oranının artması ilgili bir durumdur. Biz buna halk dilinde şişmanlık olarak da adlandırıyoruz. Tabi her bireyin kendince fazla kiloları vardır. Bunu sağlık açısından sağlık problemi oluşturduğunu anlamamız için belli ölçeklerimiz var. Vücut kitle endeksi dediğimiz, kiloyu boyun metrekaresine böldüğümüzde vücut kütlesi 30'un üzerinde olanlara obez diyoruz." ifadelerini kullandı.

Erkekte 100'ün üzerinde kadında ise 90'ın üzerinde bir bel çevresi varsa bu kişinin de obez sınıfına girdiğini söyleyen Araç, obeziteyi aşırı ya da anormal yağ birikimi olarak tanımlayabildiklerini belirtti.

"Obezite, sadece bir hastalık değil, birçok hastalığın da öncüsü veya sonucudur"

Obezitenin zararlarını anlatan Araç, "Obezite; başta diyabet, hipertansiyon, kolesterol hiperlipidemi olmak kanser hastalıklarında, uyku problemlerinde, psikolojik sıkıntılarda, kireçlenmede ve bel fıtığı gibi 200'ün üzerinde hastalığa sebep olabiliyor. Bu nedenle obezite ciddiye alıp fiziksel görünümün ötesinde birçok sağlık problemine yol açacak ana sağlık problemidir. O yüzden obeziteyi cidden önemsiyor ve buna göre tedavi ya da danışmanlık hizmeti vermek istiyoruz. Çünkü obezite sadece belli başına bir hastalık değil, birçok hastalığın da öncüsü veya sonucudur maalesef." dedi.

Obezitenin genetik veya çevresel faktörlerden dolayı olduğunu belirten Araç, "Obezitenin, düzensiz uyku sağlıksız beslenme ve stres gibi elimizde olan veya olmayan birçok nedeni vardır. Ama biz bazı genetik faktörleri değiştiremeyeceğimize göre, çevresel faktörlerde kendi etmenlerimizi değiştirme şansımız var. Bunun en önemlisi sağlıklı yaşamın iki ayağı olan hareketli bir yaşam tarzını benimsemektir. Bir diğeri de sağlıklı beslenmedir." şeklinde konuştu.

"Obeziteden kurtulmanın asıl yolu, yediğimizi azaltıp hareketimizi arttırmaktan geçiyor"

Obezite olmamak ya da kurtulmak için yapılması gerekenleri de açıklayan Araç, "Öncelikle doğal olmayan gıdalardan uzak durarak haftalık en azından 150 dakika, günde 30 dakika yürüyüş temposuyla hareket etmemiz lazım. Ekran başında geçirdiğimiz vakitleri azaltıp uyku düzenimizi düzene soktuğumuzda, gazlı içeceklerden uzaklaşıp su içmeyi öncelediğimizde, fast food ürünlerinden uzak durduğumuzda obezitenin tedavisinin büyük bir kısmı yapmış olacağız." diye belirtti.

Tüm bunlara rağmen kilo verilmemesinin kişiden kişiye değiştiğini söyleyen Araç, "Herkesin vücut metabolizması aynı şekilde çalışmıyor. Bazıları çok az yemek yemesine rağmen hızlı kilo olabiliyorken bazıları da çok yemesine rağmen az kilo alabiliyor. O yüzden kişi, kendini kendine göre değerlendirip başkasıyla kıyaslamaması gerekiyor. Bize kilo alımı şikayetiyle başvuranların kolesterol düzeylerine, tansiyon değerlerine ve şeker oranlarına bakıyoruz. Çünkü bunların birçoğu kilo alımına meyilli oluyor. Biz bir insanın kan parametrelerini takip ettikten sonra gerekli tedavilerle onlara bir yaşam şekli sunuyoruz. Obeziteden kurtulmanın asıl yolu, yediğimizi azaltıp hareketimizi arttırmak diye kısa olarak özetleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
 

"Türkiye'de 4 kişiden 3'ü hafif kilolu ve obez sayılacak düzeyde"

Dünyada 650 milyon, Türkiye'de ise 20 milyon Obez hastanın bulunduğuna dikkat çeken Araç, Avrupa'da ölümlerin yüzde 13'ü obeziteden kaynaklandığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

Ülkemizde özellikle kadınların yüzde 41'i, yani neredeyse her 2 kadından birisi obezken erkeklerde ise yüzde 20 oranıyla biraz daha az. Obezite, kadınlarda biraz daha ön planda bir sorun gibi gözüküyor. Türkiye'de obezite sıklığı gittikçe artmakta, 4 kişiden 3'ü hafif kilolu ve obez sayılacak düzeyde. O yüzden yaşam şeklimiz ve beslenme özelliklerimize dikkat etmeliyiz.
İnsanların salgın sebebiyle uygulanan kısıtlamalardan ötürü evde geçirilen zamanın artmasından dolayı çokça kilo aldığını belirterek Coronavirus ile obeziteyi değerlendiren Araç, "Obezite Covid-19 için tehlikeli bir faktör. Özellikle 50 yaş altında en yüksek risk faktörlerinden biri de o biride obezitedir. Obez olan hastalar Covid-19'u çok daha kötü geçirdi. Bu hastaların yatış oranı ve ölüm oranlarının arttığını görmekteyiz. Obezite tüm hastalıklarla ilişkili bir hastalık. O yüzden obeziteyi çözersek diğer hastalıkları da çözmüş ya da bu konuda bir ilerleme sağlamış olacağız." dedi. 

 

Editör: Haber Merkezi