Bizler kamu kurumlarında, KİT’lerde ve belediyelerde 4857 sayılı iş kanununa göre çalışan daimi kadrodaki üniversite mezunu işçileriz. Kamuda işe başlatılırken KPSS, İş Beceri Değerlendirmesi ve Mülakat elemelerinden geçirildik. Yıllardır çalıştığımız kurumlarda diplomalarımızın gerektirdiği işleri yaparken, mezuniyetlerinin dışında farklı işlerde çalıştırılan arkadaşlarımızda bulunmaktadır.

5dc2df57-75f3-4bf7-99a0-21acfae0d0cf.jpg

Çalıştırıldığımız kadrolarda eğitimimizin ve mesleki yeterliliğimizin körelmemesi ve devletimizin ihtiyaç duyduğu kalifiye personel ihtiyacını karşılayabilmek adına (eğitim iznimiz olmamasına rağmen) üniversitelerin ilgili bölümlerini ön lisans, lisans, lisansüstü ve hatta doktora düzeyinde tamamlayarak kendimizi geliştirdik. Kamuda liyakat ve sadakate dayalı bir kariyer sistemine dâhil olmayı istiyoruz.
Kurumlarımızda yan yana çalıştığımız Memur ve Sözleşmeli arkadaşlarımızla aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olmamıza ve şu an aynı işleri yapmamıza rağmen statümüz farklıdır. Yani eşit işe eşit haklar noktasından uzağız.
Üniversite mezunu olmamıza rağmen işçi statüsünde olduğumuzdan çalıştığımız kurum bizi istediği yerde ve pozisyonda çalıştırmakta bununla birlikte Memur ve Sözleşmeli arkadaşlarımız ise unvanlarını kullanmakta ve görevde yükselebilmekte şef, müdür yardımcısı, müdürlük gibi makamlara kadar yükselebilmektedirler. Buna karşın işçi statüsünde değerlendirilen biz üniversite mezunları doktora yapmış olsak da statü gereği görevde yükselme gibi özlük haklarından faydalanamamaktayız.
Üniversite mezunu işçiler olarak tayin, nakil, görevde yükselme ve imza yetkisi gibi özlük haklarından faydalanamadığımız gibi mesleğimiz konusundaki toplantılara, seminerlere, eğitimlere de katılamamaktayız. İşçiler arasında, başka bir kuruma tayin ve atama durumu olmadığından aile bütünlüğü bozulmakta anne ve babalarından, eşlerinden ve çocuklarından ayrı yaşayanlar bulunmaktadır.

Aynı işyerinde çalışıp da aynı işleri yapan personel arasında statü farkı olması ve bu statü farkından kaynaklı maddi, manevi kayıpların söz konusu olması hem iş barışını hem de iş verimini olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Konu ile ilgili 2009-2015 yılları arasında birçok vekilimizle, Çalışma Bakanımızla, Genel Başkan Yardımcılarımızla görüşmeler yaptık. Bizim durumumuzla ilgili çalışma olacağını ve bu çalışmanın seçimlerle birlikte kurulacak hükümetin çıkaracağı yasa ile olabileceğini belirttiler.Memuriyet ihdası için; 2014 yılındaki KPDK kararı, 2015 yılında 3. Dönem Toplu Sözleşmesinde 36/1 maddesi imza edilmiştir. 2013-2015 ve son olarak 2018 yılında memur kadrosu ihdası istemiyle kanun teklifleri verilmiştir. Meclis çalışmalarını takip etmemize rağmen bizimle ilgili bir konunun gündeme gelmediğini görmekteyiz.
Kamu maliyesine hiçbir ilave yük getirmeyen (birçok kurumda maaş, sigorta primi ve kıdem tazminatı düşecek olan arkadaşlarımızın olduğu bilinen bir gerçektir) üniversite mezunu işçiler olarak; adaletin ve hakkın yerini bulması açısından mümkün olan en kısa zamanda, mevcut daimi işçi olan kadromuzun memur kadrosuna dönüştürülmesi hususunu,

b019a394-92fb-4ff5-b444-f3f7a4dd9c60.jpg

 

 

Editör: Haber Merkezi