HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Kudüs ve Selahaddin" panelinin ikinci oturumunda Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) Başkanı Dr. Abdulkadir Turan, "Selahaddin Eyyubi ve Kudüs’ün haçlıların işgalinden kurtarılması" temalı bir konuşma yaptı.

Konuşmasının başında böylesi bir program tertiplediği için HÜDA PAR'a teşekkürlerini ileten Turan, bu tür programların çok kıymetli olduğunu söyledi.

Haçlı seferlerine değinen Turan, "Haçlı seferleri nedir? Nasıl başladı? Miladi 4. Yüzyılına geldiğimizde dünya parçalı bir durumdaydı. Abbasiler vardı, Mısır başkentli Fatımiler vardı. Müslümanlar parçalıydı. Hristiyanlarda parçalıydı. İki tarafta parçalı olunca denge sağlanıyordu. Bir taraf diğerini yenmeyince herkes kendi arasında savaşıyordu. Müslümanlar kendi aralarında, Hristiyanlar kendi aralarında savaşıyorlardı. Türklerden Selçuklular diye bir devlet çıktı ve Müslümanları birleştirdi. Müslümanlar birleşince denge, Hristiyanların aleyhine bölündü. Malazgirt savaşında Hristiyan kral, esir alındı. Selçuklular İznik'i başkent yaptılar. İstanbul gitseydi Avrupa gidecekti. Böyle bir ortamda Kudüs'te 2 papaz buluşuyorlar. Papaz Pier denilen biri Kudüs'te Simon diye bir rahiple buluşuyor. Diyorlar ki bunlar henüz parçalı. Biz Hristiyanları birleştirirsek bunları yeneriz. Bunun üzerine Pier Simon'la anlaşıyor Papa'ya gidiyor. Bizans İmparatoru da destekleyince Haçlı Seferi dediğimiz büyük sefer başlıyor. Kudüs istilası başlıyor." dedi.

"Müslümanlar Kudüs'ü unutmuşlardı"

Sadece 1101'de Anadolu'da Konya'da 300 bin haçlı öldürüldüğünü aktaran Turan, "Yine de Şam'a gidenler orayı istila edebilmişlerdir. Hatay'dan Kudüs'e uzanan çizgi Fatımilerin elindeydi. Bu devlet artık son yıllarına gelmişti. Haçlılar buraları istila ettiklerinde Müslümanlar ne yapacaklarını bilmiyorlardı. 10 yıl boyunca biz yeniliyoruz. Her seferinde küçük bir haçlı ordusu koca Mısır ordusunu yeniyor. Mısır ordusunun bir hedefi yok. 10 yıl içerisinde 3 kıymetli şahıs bize bir strateji çıkıyorlar. Trablus, Dımişk ve Selçuklu emirleri bir strateji çıkarıyorlar. Müslümanlar Kudüs'ü unutmuşlardı. İslam ümmetinin bir felaketi vardı. Korkunç bir zenginlik. O zamanlar israf içinde zenginlik içinde kendimizi kaybetmiştik. Dolayısıyla bizim için Kudüs şehirlerden bir şehirdi. Şam heyeti Bağdat'ta ağladığında bile ciddi bir ordu Bağdat'tan çıkmıyor. 70 bin şehide rağmen. 2 vali Bağdat'a gidip Sultan'ı inandırıyorlar. Bunlar Kudüs'ü aldı, diğer tarafları da alırlar diyorlar." diye konuştu.

"Müslümanlar bir araya gelmeden haçlıları yenmemiz mümkün değil"

Turan, konuşmasına şöyle devam etti: "Cihat ilan edilmiş ama yeterli duyarlılık yok. Bir arka plana ihtiyaç var. Alt yapı yok. O sıralarda -Allah rahmet eylesin- İmam Gazali'nin talebeleri büyümüşler. 1126'larda Musul'a bir vali gelecek. İmadüddin Zengi bunu yapabilir. Aslında fasık biri. Amelini düzeltmemiş ama fikri sadık. Sultana diyorlar ki bu işi en iyi bu yapar. Musul'a vali olarak geldiğinde yeni bir strateji yapıyorlar. Müslümanlar bir araya gelmeden bizim haçlıları yenmemiz mümkün değil. Ulema hastalığı biliyor. Bütün askerler neredeyse paralı askerdir. Ulema diyor ki biz dağınık olduğumuz için yenildik. Bütün dikkatler Diyarbakır dâhil yeni bir devlet anlayışına çevriliyor. 1146'da Urfa alınıyor. İlk haçlıların eline geçen ve ilk kurtarılan Urfa'dır. Bu büyük bir şeydir. Selahaddin'in hikâyesi burada başlıyor. Kafkaslarda Gürcülerle cihat ediyorlar. İki kardeşti bunlar. Biri Necmettin diğeri Şerkuh. İki kardeşten biri büyük bir vali, diğeri büyük bir komutan. Sultan Balbek bunları alıp Haçlı sınırına getiriyor. Selahaddin 1138'te doğuyor. Selahaddin'i orada amcası Şerkuh, ağabeyi Nurettin'in yanında çocuk olarak büyüyor. Haçlı istilası üzerinden 40 yıl geçmiş. Bunlar bir hareket başlatmışlar esasında."

"Kur'an seferberliği başlatıyor"

Nureddin Halep'i ele geçirdikten sonra 1146'da Hanefi olmasına rağmen Şafii medresesi açtığını dile getiren Turan, "Orada ehli kıble olan Müslümanlara diyor ki Haçlıları desteklemiyorsanız başımızın üstünde yeriniz var. Müslümanlara yönelik saldırıları önlüyor. Gazali'ye kadar Müslümanlar küçük şeyler için kavga ediyorlardı. Gazali küçük şeyleri sermaye ediniyor. Küçük şeyler bizi birleştirir diyor. Ona göre bu küçük şeyler ümmeti disipline ediyordu. Nihayetinde mesele Selahaddin'e geldiğinde o bütün bunların bir meyvesidir. Selahaddin'in babası ve amcası vefat ettiğinde bizi Medine'ye götürün diyorlar. Kahire'de vefat ediyorlar ama Cennetu'l Baki'de metfundurlar. Selahaddin bütün bu birikimle Mısır'a sultan oluyor. Önce Mısır'ın en büyük işkencehanesini medrese yapıyor. Nil'e mukabil köşkünü Malikiler için medrese yapıyor. Hanbeli ve diğer ulema onu kabullenmek istemiyor. Onlar için de medrese açıyor. Kur'an seferberliği başlatıyor. Gayri İslami bütün vergileri kaldırıp yerine zekât müessesesini getiriyor. Müslümanlar gündüz oruç yiyorlar, onlarla uğraş diyorlar. Bizim işimiz Hristiyanlarla diyor. Müslümanları hep birleştiriyor. Biz dağıldığımız için kaybettik. Bütünleşirsek kazanırız, diyor." ifadelerini kullandı.

"Müslümanlar az buçuk toplanınca Hristiyanlar çözülüyor"

Haçlıların gücünün kendilerinden değil, Müslümanların dağınıklığından geldiğini vurgulayan Turan, "Müslümanlar az buçuk toplanınca Hristiyanlar çözülüyor. Selahaddin bunu biliyor. Haşhaşiler boynuna hançer dayıyorlar. Onları kazan, diyor. İlk defa Selahaddin döneminde Haşhaşiler Haçlılarla savaşıyor. Selahaddin Müslümanları birleştiriyor. Hristiyanları birbirine düşman ediyorlar. Onun döneminden sonra Haşhaşiler de bitiyor. Onun hedefe yöneltme gücün onları hizaya getiriyor. 1117'de işgalin üzerinden 18 yıl geçmişken Müslümanlar bütün Haçlı ordusunu imha ediyor. Ordu Antakya çevresinden geri dönüyor. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Ne zaman ne yaptığının farkına varıyor? Nurettin Zengi güç kazanınca Halep'te bir minber yapıyor ve diyor ki bu Mescid-i Aksa'nın minberidir. Halep önlerindeyken Menbiç'te bir emir isyan ediyor. Emir hizaya getiriliyor. Diyorlar ki Menbiç yola geldi, Kudüs ve İstanbul'un yolu açıldı. Haçlı emiri Ernat diyor ki, 'ben gideceğim Medine'de Muhammed'in kemiklerini Avrupa'ya götüreceğim!' Selahaddin bunun farkında. Kudüs ve İslam'ı bir gibi anlatıyor. Portatif gemiler üretiliyor, güvercinler yetiştiriliyor. O dönemde Kur'an çok okunur, hadis ihmal edilirdi. İbn-i Şeddat diyor ki; Hıttin'de Müslümanlar savaşırken muhaddisler de hadisler okurlardı ki mücahitler Resullah'ın ruhunu hissetsinler. Selahaddin ne zaman yorulsa Muvatta'dan kısımlar okurdu. Selahaddin'in sırtında çıbanlar çıkmış. Dinlen, diyorlar. Ben savaştıkça iyileşiyorum, diyor." şeklinde konuştu.

"Dünya savaş tekniklerini yazdırıyor"

Konuşmasının devamında Turan, şunları söyledi: "Bir Süryani'ye dünya savaş tekniklerini yazdırıyor. Kadınlar yatılı medreseler açıyorlar. Bizatihi erkeklerin cephede olduğu günlerde kadınlar tedrisat yapıyorlar. Tıp fakültesi açılıyor. Hem hasta tedavisi yapılıyor hem ders veriliyor. Selahaddin zamanında uygulama ve ders binaları ayrıştırılıyor. Çoklu düşünebilen bir Müslüman üst aklı var. Gazali ihya ediyor, Nurettin ve Selahaddin bunu alıp devlet nizamı yapıyorlar. İbn-i Mukaddem çok kıymetli bir komutandır. Artık yaşlı. Diyor ki; ey sultan ben hacca gideceğim! Onu hacca gönderiyorlar. Bağdat hacıları onu Medine'de katlediyorlar. Selahaddin Kudüs'ü alınca Bağdat onu kutlamıyor. Halife diyor ki; Edepsiz, sen bizim lakabımızı almışsın. Selahaddin'in yönü bambaşka bir tarafta. O nesil yüzünü gazaya çevirmişti. Kim hangi davulu çalarsa çalsın onlar daima bildikleri şekilde oynuyorlardı. Çok avami bir ifade olmamıştır inşallah. Başkalarının tokmağıyla oynamıyorlardı. Halife onları saptırmaya çalışsa dahi dönmüyorlardı."

"Selahaddin Müslüman üst aklın ortaya çıkardığı bir askerdir"

Turan, "Bazı Kürt askerler diyor ki; biz savaşıyoruz ama diğer taraftakiler ganimet topluyorlar. Selahaddin diyor ki biz kuyudan su çekeriz başkası içer; bize bu düşer. Öyle deyince askerler; sen sultansın, sen emret biz savaşalım, diyor. Selahaddin sünnetten ortaya çıkmış, Müslüman üst aklın ortaya çıkardığı bir askerdir. Her an o yüksek akıl çıkıp Selahaddin'i yetiştirebilir. Biz buna inanıyoruz. Falcılığı yasakladı. Sen kör olursun, dediler. Gözüm kör olsa da gideceğim, dedi." şeklinde konuştu.
 

Editör: Haber Merkezi