Tarımda yaşanan sorunlara dikkat çekme ve yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için çözüm önerilerinde bulunan Hak Sanayici ve İş Adamları Derneği (HAKSİAD), kalıcı çözüm için üreticinin desteklenmesi ve hammaddenin Türkiye'de bulunan kaynaklardan faydalanılarak üretime kazandırılması çağrısında bulundu.

HAKSİAD Genel Merkezi tarafından yayımlanan mesajda, tarım politikalarından hammaddeye, üreticiden tüketiciye, ithalattan ihracata kadar birçok konuya temas edildi.

Tarım sektörünün, çeşitli gıda maddelerinin üretildiği ve tüketicilerin de bu maddelere olan ihtiyacını karşılayan, toplum sağlığını, ülke ekonomisini ve kalkınmasını doğrudan etkileyen bir sektör olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Vatandaşlarının yaşamını sürdürebilmesi, diğer ekonomik faaliyetlere hammadde ve sermaye sağlanması, ihracat ve ithalatı doğrudan etkilemesi bakımından her ülke için vazgeçilmez bir sektördür." denildi.

"Türkiye ekonomisi büyüse de tarımın ekonomideki payı gittikçe azalıyor"

Türkiye'nin tarım üretimi için çok uygun bir bölge olmasın rağmen yeterli derecede üretim yapılamadığı belirtilen açıklamada, "Ülkemize baktığımızda çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her dönemde tarım en önemli ekonomik sektör olmuştur. Farklı iklim yapısına sahip olması her zaman ülkemiz için bir avantaj olmuştur. Çok uzak değil Osmanlı dönemine baktığımızda ekonomik faaliyetlerin yüzde 90 oranında tarıma dayalı olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz son 10 yıla baktığımızda tarımı desteklemek için 2010 yılında Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme modeli oluşturuldu. Bitki Gen bankası açıldı. Hububat prim desteği verildi. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı destekleme Kurumu kuruldu. Yapılan bu desteklemeler yeterli değil. Türkiye ekonomisi her ne kadar büyüse de tarımın ekonomideki payı gittikçe azalıyor. Bunun başlıca nedeni tarım sektörünün sorunlarına çözüm bulacak politikalar belirlenmemesidir." ifadelerine yer verildi.

"Tarımda her geçen gün gerileme yaşıyoruz"

Türkiye'nin ekonomik olarak tarımsal gelişime bakıldığında, verimli topraklara sahip olması ve dört iklim yaşanmasına rağmen gelişme yaşanması bir yana her geçen gün gerileme yaşandığı belirtilen açıklamada, şöyle devam etti:

"Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda ekonomilerinde tarımın payı büyük. ABD 1 milyon 649 bin 873 kilometrekareye yakın toplam ekilebilir arazi ile çeşitli tarım ürünlerini yetiştirmekte ve bunları ihraç etmektedir. Rusya'da aynı şekilde en büyük buğday ve arpa ihraç eden ülkelerden biridir. Çin kalabalık bir nüfusa rağmen tarım alanlarını etkin kullanarak tarımsal ürün ihraç etmektedir. Bu ülkelere baktığımızda ortak yönleri sanayi ve teknolojinin gelişmiş olmasıdır. Buradan anlıyoruz ki, bir ülkenin ekonomisinin gelişmesinin kaynağı tarım sektöründen geçer."

"Dolayısıyla hükümetin üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak çözümler üretmesi gerekiyor"

Arz talep dengesinin kurulamadığının ifade edilen açıklamada, "Tarım sektörünü ülkemizde üretici bazlı değerlendirdiğimizde 2 milyon 267 bin 176 çiftçiyi ilgilendiriyor. Sebze, meyve ise toplumun tamamını ilgilendiriyor. Ülkemizde bir kriz yaşandı ve bu krizde Türk lirası döviz karşı ciddi bir değer kaybı yaşadı. Bunun sonucunda ülkemizin ürünlerine dış ülkelerden talep gelmeye başladı. Birçok üründe talep olduğu gibi sebze-meyvede de talepler oldu ama arz talep dengesi oluşamadı. Üretim yetersizliği ortaya çıktı. Dolayısıyla hükümetin üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak çözümler üretmesi gerekiyor. Bir tarafı bırakıp bir tarafı destekleme lüksü yoktur." denildi.

"Tarım arazileri merkezi bir yönetimle yönetilmelidir"

Tarım arazilerinin merkezi bir yönetimle yönetilmesi gerektiği aktarılan açıklamada, "Hükümet çiftçiyi desteklemek zorunda. Üreticiye tarımda gelişmiş ülkelerin modelini uygulamalı. Örneğin gelişmiş ülkelerde bölge, il, ilçeye göre ne ekileceği belirlenmiştir. Ülkemizde tarım alanları 38,6 milyon hektar olarak kayıtlara geçmiştir. Bu araziler merkezi bir yönetimle yönetilmelidir. Gerek içerde tüketimimiz gerekse ihracatımız tespit edilmeli ve bu ihtiyacı göre her bir ürünün üreticisi belirlenerek ona göre üretim yapılmalıdır. Böylesi bir uygulamada üretici de tüketici de mağdur olmayacaktır. Devlet halkı mağdur etmeyecek tanzim ve buna benzer uygulamalar yaparken diğer bir cihetle iş insanlarıyla rekabet etmemelidir. Bunun yerine daha sağlıklı politikalar üretmelidir. Zira başta hal olmak üzere marketlerde, manavlarda, pazarlarda on binlerce insanımızın maişetini bu alanda çalışarak kazanıyorlar." ifadelerine yer verildi.

"Tanzim çadırları çözüm değildir"

Yaşanan sorunların çözümüne dair tavsiyelerde bulunulan açıklamada son olarak şunları aktardı:

"HAKSİAD olarak hükümete şu tavsiyede bulunuyoruz. Tarım sektörü için geçici değil kalıcı çözümler sunulmalıdır. Tarım yapan çiftçi desteklenmeli, tarımsal ürünleri hammadde olarak kullanan sanayici desteklemelidir. Tarımsal eğitime daha fazla önem verilmelidir. Tarıma destek verirken dışardan tohum ve gübre ithal ederek değil kendi kaynaklarımızla tarımsal destek verilmelidir. Ülkenin kalabalık meydanlarına tanzim satış çadırları kurarak insanları sebze ve meyve kuyruğuna sokarak ne tarım nede tüketiciyi desteklemiş olmazsınız. Sadece geçici pansuman yapmış olursunuz. Bunun yerine ülkenin her noktasında tarımsal ürünlerin ucuz olacağı ve hiçbir kesimin ezilmeyeceği kazançlı çıkacağı politikalar uygulanmalıdır."

Editör: Haber Merkezi