Fakat insanın ilk olarak yapması gereken şey, taraf olduğu yeri açıkça ifade etmektir. Samimi olduğunu söyleyen bir insan, tarafını belli etmiyor veya taraf olduğunu iddia ettiği yerde sessiz kalıyorsa, bu kişinin samimiyetinden şüphe duyulması çok normaldir.

Kötü olanların yanında olduğunu göstermek için illa, açıkça bunu söylemek ve yapılan kötülüklere destek vermek gerekmez. Bu kötülüklere karşı bir şey yapmadan sessizce oturmak da, bu insanların yaptıklarına ortak olmak demektir. Bir başka ifade ile iman etmeyenlerin yaptıkları zulme karşı tepki göstermemek de, yapılan zulme destek olmaktır.

?Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur...? (Hud Suresi, 113)

Bu durumda eğer bir kişi, kalbinin iyilikten yana olduğunu düşünüyorsa, bunu çok açık yüreklilikle ifade etmeli ve bu yolda karşısına çıkabilecek olan engellerden de korkmamalıdır. Hiçbir şey yapmadan, suya sabuna dokunmadan oturursa, kötülerle ittifak oluşturmuş olur.

Örneğin; gasp yapan bir kişiyi gördüğü halde, polise gitmemek ya da elinden geldiği kadarıyla gasp olunan kişiye yardımcı olmamak, açıkça gaspçıya yardım etmek anlamına gelmektedir. Ya da sokağın ortasından eşini döven bir adama müdahalede bulunmamak, polisi aramamak, o kişinin yaptığı yanlışa dahil olmaktır. Böyle durumlarda çoğunlukla "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığı ön plandadır. İnsanlar müdahale ettiklerinde, kişinin kendisine de zarar verebileceğini düşünerek, çoğu zaman bu tip olayları görmezden gelmektedirler. Bu şekilde düşünen insanların unutmamaları gereken bir şey vardır; zor durumda olan kişinin başına gelenlerin, kendi başlarına gelmeyeceği hakkında bir garantileri yoktur. Böyle bir durumda kendisine yardım etmeyen insanlar hakkında ne düşünüyorsa, kendisi yardım etmediğinde de aynı şeylerin düşünüleceğini bilmelidir. Kaldı ki, kimin ne düşündüğü önemli değildir. Yüce Rabbimiz, Kuran?da zorda kalmışa yardımda bulunulmasını açıkça emretmektedir.

?Kim bir iyilikle gelirse, artık kendisine daha hayırlısı vardır ve onlar, o günün korkusuna karşı güvenlik içindedirler. Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) ?Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?? (denir).? (Neml Suresi, 89-90)

Yeryüzünde kötülüğün hakim olmasını ve insanların birbirlerini kırıp geçirecek kadar birbirlerinden tiksinmelerini isteyen birçok kişi vardır. Bu kişiler, kaynağını şeytandan aldıkları bu kötü özelliklerin, insanlar arasında hızla yayılmasını istemektedirler. Bugün çok ciddi bir kalabalık oluşturmuş olan kötülerin birliklerine karşılık, iyi insanların da birbirlerine sıkıca kenetlenmeleri ve vakit kaybetmeden Kuran ahlakının yeryüzünde hakim olmasını sağlamak için çalışmaları gerekmektedir.

İnsanların birbirleri hakkında konuşmadıkları, birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaştıkları, birbirlerini kötü yönlerini araştırmadıkları, yapılan hataların birbirlerini kırmadan ve incitmeden düzeltildiği bir ortamda yaşam sürebilmek için her Müslümanın bir an önce birliği istemesi gerekmektedir. Kişi, samimi bir kalple niyet ettiğinde, Allah elbette ki yardım edecektir.

?İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah?ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır. O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.? (Bakara Suresi, 204-205)

 Nevin Duyar

Editör: Haber Merkezi