ŞEYH SAİT 1865 YILINDA BİSMİL SAVUR ARASINDA BULUNAN (ŞU AN SAVUR KÖYÜDÜR) ÇILSUTUN (KIRKDİLEK) KÖYÜ MAĞARALARINDA DOĞDU.  

1865’te doğdu Şeyh Said. Babası, Şeyh Mahmud Fevzi’dir; dedesi, Şeyh Ali Septi Efendi. Şeyh Ali, Şeyh Halid-i Bağdadi hazretlerinin halifesidir. Bir ihtimal, kendileri de yörenin pek çok büyüğü gibi Kadiri dergâhından Şeyh Halid-i Bağdadî vesilesiyle Nakşibendî dergâhına geçmiştir. Aslen, Bismil ile Savur arasındaki Çılsütun (Kırkdilek) Köyünden olan Şeyh Ali, Lice-Hani yörelerinde bir süre kaldıktan sonra Palu’nun Kelhasi Köyüne yerleşir. Talebeler yetiştirir. Halka irşadda bulunur. Çevrenin manevi hayatının öncüsü olur. Şeyh Ali’nin oğulları da babalarının yolunda manevi terbiyeyi alır, hem ilim öğrenir hem amel eder. İlim, zihinlerini açar. Amel, kalplerini aydınlatır. Medresede ders, onlara sistematik düşünme kabiliyeti verir. Halka irşad, onları toplum hakkında derin bir bilgiye ulaştırır. Şeyh Said’in babası Şeyh Mahmud, irşad vazifesiyle Hınıs’ın Kolhisar Köyüne yerleşir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

AŞAĞIDAKİ BİLGİ ISLAH HABER.COM İNTERNET SİTESİNDE ALINMIŞTIR.

Diyarbakır İstiklal Mahkemesi Şeyh Sait ve 46 arkadaşı hakkında 28 Haziran 1925 tarihinde idam kararı verdi.  İdam kararları ertesi gün yani 29 Haziran 1925 tarihinde gerçekleştirildi. Ve mezar yerleri bile bilinmemektedir.

Şeyh Said Efendi, 1865 yılında Palu nahiyesinde doğdu. (Elazığ'ın Palu ilçesi) Dedesi Şeyh Ali Septi on sekizinci yüzyılın sonunda Diyarbakır'a yakın Sebti köyünden Palu'ya göç etti. Orada Şeyhliğe devam etti. Kendisi Nakşibendî idi. Beş çocuğu vardı. Bunlardan birisi de, Şeyh Said'in babası Şeyh Mahmut idi. Ali Septi'nin ölümünden sonra Şeyh Mahmut yaşamını sürdürmek üzere Hınıs'a gitti(Erzurum'un ilçesi). Şeyh Said dini eğitimini burada tamamladı.

Şeyh Said'in Din Eğitimi
 
Şeyh Said ilim öğrenmek için medreseye başladı. Muş, Malazgirt, Hınıs ve Palu'da eğitimini tamamdı. Şeyh Said bilinçli ve akıllı bir insandı. Köy köy gezip İslami mücadele bilincini insanlara vermeye çalışırdı. Kürdistan Teali Cemiyeti'ne üye oldu. Osmanlı'nın yıkılıp Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Cumhuriyetin kurucuları gerçek yüzlerini göstererek İslam ve Kürt karşıtlığına dayalı politikalarını gün yüzüne çıkardılar. Bu da Şeyh Said'in çabalarını artırır.
O, bu durumda artık yerinde duramazdı. Gün çalışma günüydü...
 
Rêxistina Azadî, 1921'de Kürdistan Teali Cemiyeti'nin kapatılması üzerine açıldı. Cemiyetin başkanı Cibranlı Albay Halit Bey idi. O, Şeyh Said'in kayın biraderiydi. Cibranlı Halit, ikinci Abdulhamit'in açtığı Aşiret Mektepleri'nde okumuştu ve iyi bir askerdi. Bu cemiyete daha sonra Hacı Musa Bey, Cibranlı Halit Bey, Hasenanlı Halit ve başkaları da katıldılar. Bitlis mebusu Yusuf Ziya 1923 yılının yaz mevsimi sonunda Şeyh Sait ile görüştü ve görüşmede bir Kürt ayaklanması örgütlemek ve bu amaçla örgütlenmeye hız vermek istediklerini belirtiler. Şeyh Sait Kürdistan'da büyük bir etkiye sahip olduğu için Rêxistina Azadî'ye davet edildi.
 
Rêxistina Azadi'ye üye olduktan sonra çalışmalarını daha bir ilerleti. Köy köy gezerek, tanıdığı ve sevdiği insanlara mektup göndererek mücadele bilicini insanlara vermeye çalıştı.

Ayaklanma, gizli çalışan Kürt cemiyetlerinin 1923 yılı mayıs ayında kurdukları 'Kürt İstiklal (Azadi) Cemiyetinin' mücadelesinin ürünü olarak doğdu. Cemiyet her biri beş kişilik gizli gruplardan oluşan yasa dışı bir cemiyettir. Üyeler birbirlerini parola (örgüt) ismiyle tanıyorlardır...

Azadî cemiyetinin başkanlığı, ilk önceleri Albay Cibranlı Xalid Beg'in elindeydi...

Şeyh Said'in toplum içindeki yüksek otoritesi ve varlıklı oluşu cemiyet yöneticilerinin kendisiyle yakın ilişkiler kurmalarına ve beraber çalışmayı istemelerine neden oldu. 1923 yazının sonunda Yusuf Ziya, Hınıs'a Şeyh Said'in yanına gitti. Yapılan görüşmede, Kürt ayaklanmasının örgütlenmesi yolunda anlaşmaya varıldı.

Kürt İstiklal Cemiyeti Başkanlığı

1923-1924 kışında Kürt önderleri, Palu'da yaptıkları toplantıda, Kürt hareketinin gizli çalışmalarının güçlendirilmesini kararlaştırdılar. Bu arada 'Xormek' Kürt aşiretinin bazı ileri gelenleri de, başkaldırı ve yapılmakta olan gizli hazırlıklarla ilgili olarak, Ankara hükümetini haberdar ettiler.

Bizzat Mustafa Kemal'in emriyle, Yusuf Ziya ile Cibranlı Xalid Beg yakalanarak askeri mahkemede yargılanmak üzere Bitlis'e gönderince; cemiyet yönetimine yeni bazı kimselerin seçilmesi gerektiği için, Şeyh Said Kürt İstiklal Cemiyeti başkanlığına seçildi.

Asıl amaçları, ayaklanmanın başlangıç tarihi 21 Mart 1925  idi... Şeyh Said, Dersim aşiretlerini ayaklanmaya katmaya ikna edemedi. Şubat ayının ikinci yarısında, Şeyhlerden, Mollalardan ileri gelenlerden büyük bir kesim, kendisiyle beraber Lice ve Hani nahiyelerini (şimdi Diyarbekir'in ilçeleri) ziyaret ettiler.

Kıyam 1925 yılının Şubat başında, Kürdistan'ın bütün bölgelerinde birden başladı.

 
Hasanan aşireti reisi Albay Halit Bey derhal Muş'u kuşattı. Cibran Aşireti'nden Hasan Bey, çarpışmalardan sonra Hınıs'ı, Şeyh Abdullah ise Varto'yu zaptettiler. Birkaç küçük çarpışmadan sonra Ergani ve Maden de zaptedildi. Şeyh Sait, 7000 kıyamcı ile birlikte Kiği, Eğil üstüne yürüdü. Hani, Lice ve Piran'ı zaptederek 14 Şubat günü Darahini'yi tamamen ele geçirdi ve buraya Modan'lı Feqi Hesen'i vali olarak tayin etti. Darahini, Kürdistan'ın geçiçi başkenti ilan edildi. Toplanan vergiler ve tutsak alınanlar Darahini'ye gönderilmeye başlandı. Çapakçur da ele geçirildikten sonra, bütün Harput ele geçirildi. Kısa bir süre sonra da çevre aşiretlerden yardımcı kuvvetler alınarak derhal Diyarbekir üstüne yüründü.
 
Hükümet endişeye kapılarak derhal Sarıkamış'taki 9., Erzurum'daki 8., Diyarbekir'deki 7. tümenleri ve Mardin´deki 1., Urfa'daki 14.Süvari alaylarını, Van'daki 1. Süvari tümenini ve hudut birliklerini harekete geçirdiler.
 
Silvan, Beşiri bölgeleri Türk Hükümetinden alındı ve sonra kuzeye, Palu istikametine yönelinerek Malazgirt, Piran, Bulanık ele geçirildi. Daha sonra kıyamcılar; Malatya vilayeti istikametinde ilerleyip, Pötürge'yi de kurtararak Çemişgezek'i aldılar. Öte yandan da Siverek istikametinde ilerlediler.
 
Kıyam güçleri hemen ardından, Diyarbekir'e doğru ilerleyerek, hem kuzeyden hem de güneyden taarruza geçtiler. Her iki taaruz da başarılı oldu ve Mardin kapısının yeraltı geçidinden şehre girildi. Sürpriz ile karşılaşan Türk Hükümet birlikleri kaçarak İç kaleye sığındılar. Kürtler orada bulunan silah ve cephane depolarını zaptederek, silahların bir kısmını orada çarpışan kıyamcılara, diğerlerini ise dışarıya yolladılar.
 
Türk Hükümetinin askerleri Diyarbekir'in etrafında başarı elde edememişti, her taraf kıyamcılar tarafından kapatılmıştı bu durum karşısında çoğu zaman kaybetmişlerdi. Fransızlar, Türk Hükümeti askerlerine güneyden girebilmeleri için yol açmışlardı. Bundan dolayı yollar kıyamcılara kapatılmıştı. Bazı aşiretler hükümet askerlerinin yanına gittiler. Şeyh Said çaresizce geri çekildi. Hükümet onların her anından haberdardı. Şeyh Said ve arkadaşları İran'a çekilmeye karar verdiler.
 
Şeyh Sait'in kuvvetleri Genç'in kuzeyinde zor durumdaydılar. İran’a çekilmek için şiddetli çarpışmalar yaşayarak, Türk Hükümetinin birliklerinin cephesini yarıp Varto yakınlarına varabildiler. Bu olaydan sonra çeşitli kollar halinde ve çeşitli istikametlerden çok sayıda Türk Hükümeti kuvvetleri ilerleyip Şeyh Sait'i tekrar muhasara altına aldılar. Birçok kanlı çarpışmalardan sonra Şeyh Sait yeni bir taarruz yaparak Türk kuvvetlerinden kurtulmak istediyse de başarılı olamadı. 15 Nisan'da Şeyh Sait bacanağı Binbaşı Kasım'ın ihbarı üzerine, Muş ve Varto arasındaki Abdurrahman Köprüsünde, büyük bir kısmı yaralı olan diğer liderlerle birlikte Türk Hükümetinin eline esir düştü ve hep birlikte Diyarbekir'e gönderildiler.
 
Bu arada Cibranlı Halit Bey ve Yusuf Ziya asılmışlardı. Bu durum savaşçıların moralini bozmuştu.
 
Daha sonra anlaşıldı ki devlete ajanlık yapan kişi tam da yanlarındaydı. Bu kişi Şeyh Said'in bacanağı Kaso'ydu.
 
Şeyh Said'i arkadaşlarıyla beraber 5 Mayıs günü Diyarbekir'e getirdiler. Yargılandıkları zaman karar zaten belliydi. 28 Haziran'da Şeyh Said ile beraber 46 arkadaşı idam edildi.
 
5.20140704001530.jpg
 
Şeyh Said'in Son Sözleri
 
Asılacağı sırada bir kağıdın üzerine Arapça şöyle yazıyordu: "Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah ve İslâm içindir."
 
İlmik boynuna geçirildikten sonra, Kürtçe söylediği son söz ise; "Şu anda fani hayata veda etmek üzereyim. Halkım için feda olduğuma pişman değilim. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesinler."
 
Onların şehadeti yıllardır Kürtlerin maruz kaldığı zulmün katmerleşerek artmasına sebep oldu.
 
Kıyamda Şehid Sayısı
 
Bu kıyamın sonucunda 14 şehir, 700 köy, 9000'e yakın ev harabeye döndü. 50.000 kişi göç ettirildi, yaklaşık 7.500 kişi zindanlara atıldı 660 kişi idam edildi. 80.000 Müslüman Kürt öldürüldü.

Şeyh Said’in Mezarı

Şeyh Said Efendi, idamından önce başsavcı Ahmet Süreyya Örgeevren’i vasi tayin ettiği ve vasiyetnamesini hazırladığını yazmış:"Nitekim; Şeyh Said Efendi idamından biraz önce tevkifhanede yazdığı bir vasiyetname ile beni bu vasiyetin icrası için vasi nasb ve tayin etmiş bu vasiyetnamesi asılmasından sonra bana verilmişti. Bu vasiyet; üzerinde bulunan ve maliye veznesine verilmiş olan parasından veresesinden kimlere verilmesine ve kendisi için mezar yaptırılmasına dairdi... Mahkemenin müddeiumumîsi bulunduğum için, şeyhin vasisi sıfatıyla bu vesayeti kabul ve icra edemezdim. Onun için resmî ve itimat edilir bir el ile vasiyetinin yerine getirilmesi için vasiyetnameyi Ankara’da İçişleri Bakanlığına göndermiştim." Şark İstiklal Mahkemesi tarafından Şeyh Said’in mezarının yaptırılması kabul edilmesine rağmen halen mezar yerinin nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir.

Şeyh Said'in torunu Abdulilah Fırat, Şeyh Said ve beraber idam edilen arkadaşlarının mezarlarının Diyarbakır Dağkapı semtinde bulunan Orduevi karşısındaki Levent Askeri Lojmanları bahçesi ve inşa edilen hastanenin arkasındaki boş alanda olduğunu iddia etmiştir.

Kaynak:http://www.islahhaber.com/seyh-said-efendi-yi-vef-tinin-89-yildonumunde-rahmetle-aniyoruz-53398h.htm

3.20140704002449.jpg

Editör: Haber Merkezi