İş yapma süreci ne kadar iyi yönetilirse yapılacak işin önemi de kamuoyunda o kadar artar ve iş yapma süreci ne kadar kötü yönetilirse de yapılacak işin önemi kamuoyunda o kadar azalır veya iş o kadar önemsizleşir. Diğer bir deyişle yapılması istenen ve yapılan iş, yapılmadan kamuoyu nezdinde itibarsız bir şekilde doğmuş olur. Peki, İtibarsız doğan bir şeyin hayatını itibarlı bir şekilde sürdürmesini nasıl sağlanırr? Bu durum iş yapmaktan çok yapılan işin yapılma usulünü ön plana çıkarmaktadır.

14 Eylül 2011 Çarşamba günü 28054 sayılı Resmi gazete de yayınlanan Milli Eğitim Banklığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname birçok şey için milat olarak alınabilir. Bu kanun hükmünde kararnameyi başka KHK’ ler takip etti ve hala da devam etmektedir. Büyük ihtimalle de eksik bırakılan bazı hususlar da son torba kanunu ile de tamamlanacaktır. Bütün bu sıraladığımız KHK’ler ile Bakanlık hizmet birimleri, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri ve İlköğretim müfettişlerinin isimleri denetici&denetici yardımcısı olarak değiştirilmesi, İl Milli eğitim müdürü, ilçe müdürü ve okul müdürlerine rotasyon getirilmesi(Unutulmuş olmalı ki daha sonra başka bir KHK ile şube müdürleri de bunlara dâhil edildi ve bilahare il milli eğitim müdür yardımcıları da ekleneceği konuşuldu) ve Öğretmenlerin yer değiştirme suretiyle atamaları da KHK de yerini aldı. Her biri ile ilgili günlerce gündem oluştu, basında yer aldı ve ilgili ilgisiz herkes görüş belirtti. Zaman zaman MEB kaynak gösterilerek te sıralanan düzenlemeler ile ilgili taslaklar yayınlandı. Bu kanun değişikliklerinden etkilenen kesimler de her çıkan haber ile ha oturup ha kalktılar. Düzenlemelerden en çok etkilenecek olan kesim şüphesiz MEB Taşra teşkilatı oldu. Çünkü kendilerine Rotasyon geliyordu. Google’de “Şube müdürü rotasyonu” yazıldığı vakit karşımıza 134.000 sonuç çıkmaktadır. Çıkan sonuçların birçoğu bakanlık kaynaklı taslakları içermekte bir kısmı hizmet bölgeleri hizmet sürelerini içermekte, bir kısmı rotasyonun çıktı çıkacak kehanetlerini yapmakta, bir kısmı bu sürecin uzamasından dolayı çalışanların psikolojik rahatsızlıklar duyduğunu anlatmakta olduğunu ve bir kısmı da valizleri hazırlayın gidiyorsunuz diyerek hazırlığa başlamalarını söylüyor. Yıllarca görev yaptıkları, kendilerine göre kurulu bir düzen kurdukları ve ileriye dönük planlarının uygulama yeri olacağı yerden çıkacak olan yönetmelikteki şartlara göre ya ayrılacaklardı veya bir iki yıl daha görev yapabileceklerdi. Fakat bu ne bitmez yayınlanmaz yönetmelik ki bir türlü yayınlanmıyor. Basın her gün ha çıktı ha çıkacak, bu kadar hizmeti olan şu bölgeler gidecek veya 4+4+4 nedeniyle kesinlikle bu sene rotasyon uygulanmamalı haberleri ile çalkalanıyor. Gün geçmiyor her gün muhakkak rotasyon ile ilgili 3-5 haber yayınlanıyor. Peki, bu belirsizlikler içerisinde ve bu olumlu veya olumsuz haber bombardımanı altında hiç çalışanların psikolojik durumları düşünülüyor mu? Her günün kendileri için kâbusa dönüşen çalışanların, iş verimi ve çalışma motivasyonundan eser kalacağını hiç düşünüyor musunuz? Eminim çalışanlar her gün yaptıkları ilk işin haber sitelerini tarayıp malum yönetmeliğin yayınlanıp yayınlanmadığını ve son durumlarının ne olduğunu öğrenmektir.

652 Sayılı KHK‘nin geçici 6.maddesinin 1.fıkrasında” Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”denilmektedir. Peki, bu yönetmeliğin ve yönetmeliklerin bu kadar gecikmesinin ve halen yayınlanmamış olmalarının kime ve kimlere ne faydası vardır. Gerçi yönetmeliklerin KHK ‘nin yayınlanması tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde yayınlanması gerekir. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı KHK yayınlandıktan sonra belli bir takvim çerçevesinde yayınlaması gereken yönetmelikleri işin önemi, ehemmiyeti ve uygulama zamanını da dikkate alarak bir yayınlama takvimini açıklayabilirdi. Bu takvim çerçevesinde zamanı gelen yönetmelikler yayınlardı ve hiçbir işte aksama da olmazdı. Şube müdürü rotasyonu gibi her sene mayıs ayında müracaatları alınan il içi ve il dışı öğretmen atamaları da temmuz ayına girdiğimiz bu günlerde halen yayınlanmadı ve yapılmadı. Belli bir takvim çerçevesinde yönetmelikler hazırlanıp yayınlanmış olsaydı bu sıkıntılarımızın hiçbiri de yaşanmazdı. Bakanlık bu süreci iyi yönetseydi ve yönetmiş olsaydı, Kimsenin morali, motivasyonu, iş verimi ve her geçen günü de kâbus gibi geçmeyecekti ve konu ile ilgili bu yazıda yazılmamış olacaktı.

Ayrıca Şube müdürlerimiz emekli oldukları zaman maaşları % 50’den fazla düşmektedir. Bunu ben şunu için söylüyorum, emekli maaşları kendilerinin geçimlerini sağlayacak bir düzeyde olması halinde bu sıkıntılı ve stresli dönemde emekliliği gelen arkadaşlarımızın birçoğu emekli olacağını düşünüyorum ve biliyorum. Bunun da tek çözümü, bir an önce ek göstergenin 3600 ‘e çıkarılmasıdır. Ek gösterge 3600’eçıkarılması halinde eminim emekliliği gelen hiçbir merkez ve taşra teşkilatı personeli bu stresli ve moral bozucu çalışma ortamında çalışmak istemez ve hemen emekli olmak ister. Fakat ek gösterge 3600’e yükseltilmediği takdirde hiçbir çalışanın aklından emekliliğin geçmediğini ve geçmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü kimse bu hayat şartları içerinde çalıştığı işten çıkmak istemez ve geçim sıkıntısı yaşamak istemez,her ne kadar çalışma ortamı stresli ve moral bozucu bir ortam olsa bile. Merkez ve taşra teşkilatında ömürlerinin en güzel ve verimli yıllarını bu milletin eğitimi ve eğitim ordusunun hizmetinde harcamış olan bu saygıdeğer arkadaşlarımızın emekli oldukları vakit maddi bir sıkıntı çekmeden rahat bir emeklilik hayatı yaşamayı her halde hak etmişlerdir Sayın Bakanım.

Selam ve dua ile…


Cüneyt AKKUŞ
UEYDER
Diyarbakır il Temsilcisi