Birçok alanda yayınlanmış kitabı olan Münir Muhammed Gadban ömrünü Resullulah’ı anlamaya ve anlatmaya adamıştı. Gadban`ın, Fıkhu`s-Sire, İslam`da Siyasi Antlaşma, Nebevi Hareket Metodu, Resulullah`ın Hayatı ve Metodu, Mekke`deki Kor Parçası gibi çok sayıda kitabı Türkçeye çevrilmiş, özellikle “Nebevi Hareket Metodu” ismiyle Türkçeye kazandırılan Peygamberimiz Hazreti Muhammed`in hayat metodunu konu alan kitabı onlarca baskı yapmıştı. Peygamberimizin hayatını konu alan kitabı Fıkhu`s-Sire adlı eseri 2000 yılında yılın siyer kitabı olarak seçilmişti. Suudi Arabistan`da uzun yıllar Um el-Kura Üniversitesi`nde öğretim görevlisi olarak çalışan Gadban, aynı zamanda Suudi Arabistan Fetva Meclisi`nde görev yapıyordu. 

MÜNİR MUHAMMED GADBAN KİMDİR? 

Prof. Dr. Münir Muhammed Gadban, 1942 yılında Suriye’nin başkenti Şam’ın Tel ilçesinde doğdu. Üniversite eğitimini Suriye’de İslam Hukuku alanında yaptı. Suriye’de 1962-72 yılları arasında 10 yıl boyunca öğretmenlik yaptı. Suriye rejimi tarafından yasaklılar listesine alınınca Suudi Arabistan’a yerleşen Gadban, Um el-Kura Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak birçok alanda çalışmalarını yürüttü. Gençlik yıllarında İhvan’a katılan ve aktif bir şekilde gençlik yapılanmasında çalışan Gadban, 1985 yılında Suriye’deki Müslüman Kardeşleri Teşkilatı’nın (İhvan) lideri oldu. Bir dönem yürüttüğü liderlik görevinin ardından İhvan’ın üst kurulu Şura Meclisi görevine dönen Gadban, son döneme kadar İhvan içindeki çalışmalarına devam etti. 

GADBAN’IN MÜSLÜMANLARA TAVSİYELERİ 

Günümüzde geldiğimiz noktada dünya küçük bir köy oldu. Dar bakıştan kaçınarak, geniş açılı bir bakışla karşılıklı diyalog ve anlayışa ihtiyaç vardır. İşte bu haldeki bir bakış açısına bugün İslam ihtiyaç duymaktadır. Çünkü o karşılıklı diyalog ve hürriyet istemektedir. İslam her zaman baskıcı azgınların karşısında olmuştur. Hürriyet olduğu zaman dinde zorlama olmayacak. “Dinde zorlama yoktur. Doğruluk ile eğrilik birbirinden ayrılmıştır.” Özgürlük olmadığı zaman ortaya Müslümanlar ve diğer dinler arasında çatışma çıkar. Bu kökleşmiş problemler için çözüm yolları aramak Müslümanlar üzerine farzdır. Bu zor dönemleri yaşayan, savaş içinde olan Müslümanlara sabır ve takva tavsiye ediyorum. “Sabredin ve takva üzere bir çizgide olun, onların tuzakları asla size zarar veremeyecek.” Hürriyet olduğu zaman, bundan yararlanmak ve diğer insanların haklarını da korumak gerekir. Öyle bir döneme geldik ki diğer insanları anlamak, haklarına riayet etmek gibi bir incelik yok. Bu durum İslami bir anlayış değildir. Bütün insanlık için hak ve hürriyet anlayışı geliştirilmelidir. Senin gibi inanmayan, düşünmeyen insanı öldüreceksin, savaşacaksın bu doğru değildir. Bazı insanlar bu şekilde anlıyorlar. Ya bizdensin ya da seni öldürürüz. Eğer İslam böyle bir şeyi söylemiş olsaydı geriye ne kalacak? İslam Âleminde böyle düşünen insanlar çok az bir yekûn tutmaktadır. Aslında İslam, özgürlüğü ölçü almaktadır. Bu çerçevede tüm insanlığın inanç özgürlüğünü ön görmektedir. İslam ümmetine düşen, İslâmi nasları güzel bir şekilde anlayarak, doğru adımlar atarak bu dinin özünü korumalıdır. Savaşmamız gerektiği zaman, hak kelimesini ilan etmemiz gerekir. Gücümüz yettiğince güzel muamelede bulunmalıyız.”

Editör: Haber Merkezi