Geçen hafta Diyanet işleri Başkanlığının açıkladığı ve toplumda Mela projesiyle gündeme oturan Medrese âlimlerinden kadro alamamış olanların sınavla kadroya alınmasına yönelik tartışmaya toplumun önde gelen kanaat önderleri ve STK lar da katıldı. Bu hususta dikkatli olunması gerektiğini belirten kanaat önderleri Seydalar ve STK temsilcileri, ortak bir fikir üzere buluşuyorlar. Kanaat önderleri, 'bu proje ile özellikle doğu ve güneydoğuda yaşayan, Müslüman Kürd halkına yön veren ve bu dindar toplum tarafından sevilen, hürmet edilen ve sözüne itibar edilen Seydaların bölge halkının gözünden düşürme projesi olmaması için dikkat edilmelidir' uyarısında bulundu.

 
Âlimler Peygamberlerin Varisleridir Eğer İşlerini Sultanların İşleri İle Karıştırmazlarsa
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Muhammed Sabri Ortaç hoca, Allah'u Teâlâ'nın insanoğluna Allah'a kulluk etmesini emrettiğini belirterek, "Allah'u Teâlâ Resulüne hitaben 'Ey Muhammed sen tebliğ et, eğer sen tebliğ etmesen görevini hakkıyla yerine getirmemiş olursun' buyuruyor. Bu hitap aynen peygamberin varisleri olan âlimler için de geçerlidir. Zira Allah Resulü hadisinde şöyle buyuruyor. 'Âlimler Peygamberlerin takipçileridir eğer işlerini sultanların işleri ile karıştırmasalar. Eğer âlimler işlerinde sultanlar ile beraber olurlarsa ya da hak bildikleri işlere onları da karıştırıp hakları geride bırakırlarsa, onlardan yüz çevirin' hatta başka bir rivayette onları öldürün denildiği de belirtir. İşte âlimlerin özerkliği bu kadar hayatidir. Zira eğer Allah'ın belirlediği ölçüler dâhilinde hareket etmezler ise onların İslam'a ve Müslümanlara vereceği zarar daha şiddetli olacaktır" uyarısında bulundu.
 
Allah'ın Bize Yüklediği Hakikatleri Gizlersek Bu Kabul Edilecek Bir Durum Değildir
"Bu noktada âlimlerin çok dikkat etmeleri gerekir. Zira insanlara aktarmaları gereken ilimlerini dillerini gemleyerek hakikati gizlerlerse bu onlar için bir helak sebebi olacaktır" uyarısında bulunan Molla Sabri Hoca, "Bu gem maaş olabilir, kadro olabilir, mal veya can korkusu olabilir hiç fark etmez. Âlimlerimizin bu noktada dikkatli olmaları gerekir. Zira yeryüzünde her ne varsa onların rızkını Allah verir. Biz buna iman ettik. Dolayısıyla bir alim olarak eğer bizler rızık elde edeceğiz diye rızkımıza kefil olacak Allah'ın bize yüklediği hakikatleri gizlersek bu kabul edilecek bir durum değildir" dedi.
 
"İslami tebliğ bir İslam aliminin asıl görevidir. Bu pencereden baktığımızda bir alim hangi kurumda olursa olsun onun hakkı söylemesine hiçbir şey engel olamaz olmamalı diyerek Alimlerin görevlerinin ehemmiyetine işaret eden Molla Sabri Hoca, " Dolayısıyla bu pencereden baktığımızda âlimlerimizin hangi kurum olursa olsun orada bulunup hakkı o mekânlara da ulaştırmaları gerekir. Ama dediğimiz gibi taviz vermemek kaydıyla. Ancak üzülerek belirteyim ki bu gün bu kurumlar aldıkları insanları kendi ölçülerine uydurmakta ve ölçü olarak kendi standartlarını bu insanlara dayatmaktadır ki bu da şerefli bir İslam aliminin kabul edeceği bir zillet değildir. Bu tür insanlar ahretlerini dünyalarına değişenlerdir ki bu hoş bir durum değildir" uyarısında bulundu.
 
Öncelikle Bu Seydalarımızın, Âlimlerimizin Medreseleri Açılmalı
"Âlimlerimizin sağlam bir temel atmaları lazım dolayısıyla bu konuda ölçü, sünneti Resuldür" diyen Molla Sabri Hoca, "Resulullah İslam toplumunu nasıl inşa etmiş ise âlimlerimiz de toplumu o hassasiyetle inşa etmeli ve üzerinde titremelidirler. Bu konuda üzerinde durmamız gereken yegâne husus ise medreselerimizdir. Resulullah devrinde malumunuz cami hem medrese hem karargâh konumundaydı ve buralarda İslam âlimleri insanlara daha faydalı oluyorlardı. Dolayısıyla bu toplumda erdemin hâkim olması ve insanlarımızın hakikate daha yakın olması için öncelikle bu Seydalarımızın, âlimlerimizin medreseleri açılmalı ve oralara gereken değer verilmelidir. Yok eğer âlimlerimizden faydalanalım derken verilen kadrolarla bu alimlerimiz susturulmak amacıyla kayıt altına alınmaya çalışılırsa bu daha büyük bir felaketi de beraberinde getirecektir ve bu toplumu rehbersiz bırakacaktır" uyarısında bulundu.
 
Toplumda İslami Hassasiyetler Gittikçe Ön Plana Çıkıyor
"Bölgede yaşayan insanların her ne kadar da amel noktasında eksikleri de varsa imanlı insanlardır ve alimlerine ulemasına sahip çıkacak insanlardır" diyerek Seydaların ve alimlerin bölge halkı için önemine değinen Bismil Vefa-Der Aile Birliği Başkanı M. Emin Bal, Bu coğrafyanın geçmiş dönemlerde Seydaları için canlarını ortaya koyduklarına şahitlik ettiğini dile getirdi. Bal, "Batıl davalar tarih boyunca insanları tahakkümleri altında tutmak için alimlerini de tahakküm altına almaya çalışmış buna muvaffak olamamışlar ise onları satın almaya çalışmışlardır. Şimdi bu pencereden baktığımda ben şunu görüyorum. Allah'a hamd ediyorum ki bölgemiz artık geçmişte olduğu kadar aciz bir durumda değildir. Toplumumuzda İslami hassasiyetler gittikçe ön plana çıkıyor ve alimlerimiz toplumun önderliğini eline almaya başlamıştır. Tam da bu noktada bu insanlarımızı kadro altına almaya çalışıp onları susturmaya çalışma girişimi olarak değerlendirdiğim bu girişim başarısız olmaya da mahkumdur. Ancak burada şuna değinmek istiyorum. Malum, bu kadrolara başvuracak olan insanlarımız eğer ilmi potansiyelini bir geçim kaynağı olarak kullanmaya çalışacaksa bu dünya ve ahretleri için bir felaket olacaktır. Ancak peygamberin varisi olarak mevcut zulme karşı ayakta dimdik dururlarsa bilsinler ki bu millet sevgi muhabbet ve desteğini hiçbir zaman onlardan eksik etmeyecektir. Nerede olursa olsunlar onlar bizim Seydalarımızdırlar. Ama bizim beklentimiz şudur. Seydalarımız bu dine her zaman olduğu gibi sahip çıkacak bizler de onlara sahip çıkacağız. Bu projeyi ortaya sunan insanların niyeti ne olursa olsun biz biliyoruz ki Allah onların bu hilesini de boşa çıkaracaktır. Tıpkı imam hatipleri kurduklarında akıllarından geçen hilenin onların başlarına bela olduğu gibi" temennisinde bulundu.
 
Medreselerini Talep Eden Müslüman Halka İmam Hatipleri Sunmaları Gibi
Alimlerin Peygamberlerin varisleri olması hasebiyle peygamberden onlara kalmış olan mirası her ne şekilde olursa olsun muhafaza etmeleri gerektiğini belirten Molla Abdurrahim Timurtaş Hoca da, "Eğer muhafaza etmezse o zaman varisliği kalmaz. Kaç yıldır medreseleri ortadan kaldıran bu düzen İslami, ilmi hakikatleri ortadan kaldırmak için çok çaba sarfetti. Bunu başaramayınca da bu sefer de daha yumuşak ve sanki faydalı bir iş şeklindeymiş gibi dolaylı yollarla bunu bize sunma yoluna gitmeye başladılar. Tıpkı medreselerini talep eden Müslüman halka imam hatipleri sunmaları gibi. Lakin umuyoruz ki bu da hakkımızda hayırlı olarak neticelenecektir" dedi.
 
Alimleri Kendisine Bağlayan Düzen Bir Taşla İki Kuş Birden Vurdu
"Daha önce alimler ve halk birbirlerine muhabbet besleyen ve birbirine daha bağlı durumdaydılar" diyen Timurtaş Hoca, " Ancak ne zamanki âlimler maaşa bağlandı ve isimleri devletin imamı oldu ise, o zaman âlimler ile halk arasında bir kopukluk meydana geldi. Âlimlerimiz maaşlarından korktukları için hakikati dile getiremez oldu. Bu tavırları da onları insanların nezdinde küçük düşürdü ve hürmetini kırdı. Âlimleri kendisine bağlayan düzen bir taşla iki kuş birden vurdu. Bunlardan ilki âlimlerin ağzını bağlayarak kendisine bağladı. Diğeri ise halk ile alimleri birbirinden kopardı. Böyle de olunca âlimlerin itibarı kalmadı" tespitinde bulundu.
 
"Kadroya alınma durumuna gelince şu kadarını belirteyim ki benim için ölçü hizmet ediyor olması ya da olmamasıdır" diyen Timurtaş Hoca, "Eğer hizmet etmiyorsa devletin maaşını alıyor olması ya da olmaması fark etmez. Bu mesuliyeti üzerinden atamaz. Dolayısıyla ölçü hizmet etmesidir" dedi. (Fikret Özkan - İLKHA)
Editör: Haber Merkezi