Gerek şuan ki yaşam itibariyle ; Gerekse insanoğlunun, ekosistemin varoluşundan itibaren  süre gelen insan ilişkilerindeki davranışlarda hep nötr ve bozukluk tanımlanmıştır. Bozukluğun ve eksikliğin nedeni araştırıldığında  şu kanılara da varılmıştır : İnsanda nankörlük , vicdansızlık ve Oportünist  ; kendi düzeni için amansızca diktasını  yoksunluğu olduğunu.

Bunları irdelemek gerekir :

Nankörlük : Herkesin de malumu insanların çoğu  sadece ben diye düşünür ve ben diye yaşar. Ama Gerçek şu ki Temelde huzur olmasını ister  ve huzur uğruna tüm huzursuzluğu göze alır. Hırs dediği şey aslında ideallerinden çok egosudur.  insanların birliktelikten  yoksun doktrinler öğretir. Bu doktrinlerin kendi ile beraber getirdiği ilişkilerden yoksun olan canlı gerek çevresinde gerekse yaşadığı toplumda yaşanılan haksız vakaları , katliamları nasıl görür ki … Görür ama  Göremez !

Vicdansızlık : Tamamen zayıf insanların, güç adı verdiği bir çeşit psikolojik bozukluktur. Bir canlı  acılar içindeyken kendisini mutlu halde yaşamaya devam etmesi onun aslında doğanın dengesini anlamamasından ötürüdür. ! Bununla birlikte bu acı olaya  üstteki nankörlük olan ve kendisine uyarlaması gerektiği Vandal idealleri ; onu iliklerine kadar dondurmuş   , tepkisizleştirmiştir . Oysa yaşam evet yaşam! İşlevselliği gereği Gün gelir onunda başına gelecektir. O zaman ki vakte  kadar  anlaması gerek. Ama o süreç tamamen kendine bir mezar kazma sürecidir. O zaman dediğimde gene insanlar yaşamlarının son anına gelene kadar…

Yeterince düşünme yeteneğinin olmaması  : Hiç kimse kusura bakmasın  İnisiyatif sel durum değil. Bilimsel olarak araştırılmışta olabilir. Her insanda istisnalar hariç ; bir  davranış bozukluk durumu vardır. Aslında her ne kadar buna karşı mücadele olsa da kendi içerisinde asla etkili değildir.  Yani insanın eliyle bu durumdan  kurtulabilir dersek pek de inandırıcı olmayabilir ;  fakat esas temel ufak bir umutta olsa denenebilir… İnsan kendisinde olan beynini doğru amaçla kullandığı an tüm dünya sistemine  muazzam etkiler meydana getirir. Ama görüyoruz ki tekelci sistemin görülenlerden yola çıkarak Çoğu insanlarının  Bunu yapmak yerine rahata alışmış bir toplum olma özeliğinden dolayı ; hep rahatın peşinde koşmaktadırlar. Fakat rahatlık uğruna tüm dehşet verici fikirlere başvurur. Çünkü sistem tekelci. Tekelciliğin üstte kalan tabakasını esas almaktadır. Görüş yani stabil ve sabittir. Deyim yerindeyse fikri sabittir.  Her denilene güveniyor , her duyduğuna inanıyor. Sanki metal  robot ve papağan gibi ona ezberletilmiş ve söylenmiş sözleri tekrarlayıp duruyorlar. Bunu yapan bir canlı  ; yanı başında katliam edilen bir insanın insan olduğunu nasıl bilecek ki !

Ve şunu anlamaktan  çok doğru ele almak  gerekir ki ; bu değindiğim üç kavramdan  yoksun canlılar yüzünden masum insanlar ölüyor öldürülüyor.  Böyle davranarak insanlığında öldüğünden farkında değillerdir. İnsanlık ;  Şu ki sen şuan o ölen insanı duymazsan gün gelir o insanda seni duymayabilir.ve durum böyle ilerleye ilerleye bütün insanların insaniyet namından uzaklaşmasına sebep olur .ve böylece insanlıkta  ölmüş olur.

Oysa ; İnsan veya insanlar ölmeyip te bir arada yaşayamaz mıydı ! Birbirlerinin acısına ortak olsalardı Çok mu kötü olurdu ! Emin olun İnsanlarımız için çok iyi olacaktır ; ama çoğu  çıkar kitleler içinse çok kötü olacaktır. Bu vahşeti  kıskacın içerisinden ancak ve ancak tüm kesimin birleşmesinden geçer! Kesim liderlerinin şahsında savaş konseptlerine Hayır demeyi ancak sizler basabilirsiniz. Emperyalist üçgenin akıttığı kanı durdurabilirsiniz .Bizim hak etiğimiz hayatı yaşamak için birbirimize el vermemiz gerekir. Çünkü en doğal hakkımız ve hakkımızı alacağız! Gelin bu çıkar kitleleri ait oldukları hayatı yaşamalarına sürükleyelim .Ve biz hak etiğimiz hayatı yaşamak için birbirimize el verelim. El vermesek Ünlü Üstatlarının deyişiyle  “ ya birbirimize el verip bir oluruz yada hiç uğruna  yok oluruz. ”

Ferdi CEYLAN