Kudüs TV Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Şirin, Susa-Der tarafından Silvan'a bağlı Susa (Yolaç) köyünde düzenlenen “Cami yarenlerini anma Programı”na katıldı. 26 Haziran 1992 tarihinde 10 Müslüman’ın hunharca katledildiği camiyi ziyaret eden Şirin, burada dernek yetkililerinden olayın meydana gelişiyle ilgili bilgi aldı. Daha sonra şehitlerin mezarlarını tek tek dolaşan Şirin, şehitlerin mücadelesi hakkında dernek yetkililerinden bilgi aldı.

Duygularını İlke Haber Ajansı (İLKHA) ile paylaşan Şirin, şehitlerin kendilerine tarihlerini ve Allah yolunda verilen kurbanları hatırlattığını söyledi.

“Şehitler, sönmeyen birer meşaledirler”

Şirin, şöyle konuştu: “Her şeyden önce kendilerini Allah yoluna kurban veren şehitlerin güzergâhından geliyoruz. Bu güzergâh sadece 10 yılık, 50 yıllık ve 100 yıllık güzergâh değildir. Binlerce yıldır süregelen güzergâhtır. Kerbela’dan beri süregelen güzergâhtır. Der Yasir’lerden, Sabra Şatilla’lardan, Halepçe’lerden Susa’lardan süregelen bir güzergâhtır.” dedi.

Şehitlerin olduğu yerde tarihi hatırladıklarını belirten Şirin, açıklamasına devamla: “Biz tarih boyunca Allah yolunda verilen kurbanları hatırlarız. İsmail’in boğazını kesmeyen bıçak Kerbela’da Hz. Huseyini şehid-i şüheda yaptı.  Biz tarihe baktığımızda bir ucunda İsmailleri zebihullah görürüz. Bir ucunda Hüseyinleri zebihullah görürüz. Bazen Hüseyinlerin boğazına uzanan bıçakları görürüz. Bazen Hüseyinlerin göğsüne doldurulan kurşunları görürüz.

Dolayısıyla kurbanlar sadece vurulup gitmediler. Işık olup kaldılar. Onlar sönmeyen meşaledirler. Burada şehitlerin yanında olmak, aklıma Şehit Mutahari’nin bir makalesinde  ‘Şehitleri ziyaret ediniz, şehitleri ziyaret etmek şehitlerle bütünleşmektir.’ sözünü getirdi.

Yine Hz. Muhammed (sav)’in Uhud şehitlerini ziyaret ederken ‘Şehitleri ziyaret edin kıyamet gününe kadar siz onları selamladıkça onlar sizin selamlarınıza karşılık verecektir.’ diye buyuruyor.  Bizler burada en azında şehitlerimizi selamlıyoruz. Şehitlerimize vefa adına buradayız. Sadece şehitlerimize vefa adına değil, kanlarına kan misakı bağlamak için, o kana olan ahdimizi, o kana olan borcumuzu ödemek için hazır olduğumuzu belirtmek için buradayız.” diye konuştu.

“Kürdistan’daki İslami dava görmezden gelindi”

Bazı İslami kesimlerin buradaki hareketi yeterli derecede görmedikleri, görmek istemediklerini dile getiren Şirin, liderleri şehit olmuş bir hareket için yenilginin olmayacağını kaydetti.

Şirin, “Bir şehidin mesajı yayınlanmıştı. O mesajda ‘onu yer ehli değil arş ehli tanıyor.’ Öyle olur ki arzda bazıları görür bazıları görmez. Ama arşta mele-i ala görür. Onun gözünden kaçmaz. Bir eleştiri yapayım. Bir İslam var, bir “İslam” var.  Bir İslam var Hüseyni Kerbela’ya giden bir İslam. Bir İslam var Yezidi’n sarayının dibine oturan bir İslam. Eğer siz Allah yolunda kurban vermeye devam ederseniz, birilerinin size yakın olması, biz de bu kurbanı vermeye hazırız demek, bedel ödemeye, çile çekmeye hazırız demek anlamına gelir.

Ama hayır biz alan bir İslam istiyoruz, bize veren, bize kazandıran, bizi zengin eden, bizi büyüten, bizi makam ve mevki sahibi eden, bizi iktidar yapan, bizi başbakan yapan, bizi milletvekili yapan, bize dünya fırsatlarımızı çoğaltan bir İslam istiyoruz diyenler, senin istediğin İslam’a hoş bakmazlar.

Ben buradaki şehitlere, bu şehitlerin davasına, kavgasına aşina olursam bir şeyler hatırlayacağım. Bunlar bana asli sorumluluklarımı hatırlatacak. Müslümanlığın öyle değil, böyle olduğunu hatırlatacak. Gerçek İslam’ı ve gerçek İslam’ın sorumluluklarını hatırlatacak.

Bu dava bedeller vermeyi isteyen bir davadır. Bu dava vermeyi söylemekle değil fiiliyata var olanı tereddüt etmeden verme davasıdır. Liderleri şehit olmuş bir hareket için yenilgi yoktur. Sen diyorsun ki ben bir hareketim liderleri şehit. Ben bir hareketim ki, kadınları şehit. Ben bir hareketim ki çocukları şehit.  Ben bir hareketim ki gençleri şehit. Ondan sonra diyorsun ki, kardeş bir de sen söyle. Bakacak liderleri o parlamentoya kaçmış, o milletvekilliğine kaçmış, herkes bir yerlere kaçmış. İşte o zaman diyecek ki, ben anlaşılmayayım, ben görülmeyeyim, ben sorgulanmayayım diye böyle hareketler konuşulmasın.” eleştirisinde bulundu.

“PKK ile yapılan barış süreci yapay bir süreçtir”

Bölgedeki mütedeyyin halkı görmezden gelen hükümetin politikalarını da eleştiren Şirin, “Kürdistan demek feryadü figan demek. Her karış toprağında ahu vah var. Kemalist rejimin Türk faşizmin yüz yıldır süregeldiği zulüm, barbarlık, insanlık dışı politikaları, inkâr, asimilasyon hepsi bu toprakları ahu vah ile doldurdu. Rejimin bu ahu vahın sebep ve sonuçlarını ortadan kaldırması lazım.

Bunun muhatabı kim olacak? Doğal olarak muhatap bu bölgenin zulme uğrayan, bu bölgenin kaderini, coğrafyasını ve tarihini paylaşan insanlardır. Bunu devlet kalkıp yok sadece İmralı, Kandil’e Kemalizm’in Kürt versiyonu olan başka bir ideolojiye indirgemesi doğru değildir. Sadece bir zulmün yerine başka bir zulüm, bir faşizmin yerine başka bir faşizm ikame ediliyor. Aslında barış süreci değil, barış süreci adı altında yeni bir zulüm süreci işletiliyor. PKK ile yapılan barış süreci yapay bir süreçtir." şeklinde konuştu.  (Şükrü Tontaş - İLKHA)

 
Editör: Haber Merkezi