Bu coğrafyada yaşamak bu coğrafyada soluk almak havasını teneffüs etmek muhakkak bir bedel ister. Bu bedeli de herkes nasibine düşeni fazlasıyla ödüyor. Elhamdülillah bende bu sancılı coğrafyada yaşayan bir vatandaş olarak yaklaşık bir seneden beri başımıza musallat olmuş. Birkaç kendini bilmez dengesiz kişiler yüzünden zaten sıkıntılı ve sancılı geçen günlük hayatımız büsbütün tamamen felç olmuş durumda, birkaç gün arayla ya bir fukaranın hayvanı çalınıyor veyahut evine girip ziynet eşyalarından tutunda ele geçirdikleri eşyaları kapıp götürüyorlar. Artık günlük hayatımız o hale geldi ki sabah kalktığımızda kimi ahırına koşar kimi değerli eşyalarını bıraktığı yeri kontrol eder duruma geldik. Kimi evde olmadığı halde elektriklerini açık bırakmak suretiyle evde olduğunun görüntüsünü vermektedir. Bu ruhsal sıkıntı bu psikolojik rahatsızlık ne zamana kadar devam eder. Hiç kimse tarafından bilinmiyor. Herkes umutsuzca beklemektedir. Bu yakın tarihte elliye yakın olayları yazmak istemiyorum Zaten vuku bulmuş bu olaylardan sonra vatandaş jandarmaya başvuruyor ve bu olaylar jandarma kayıtlarında mevcuttur. Yaklaşık bundan 10 gün önce Ferit Sevim adlı kardeşimizin 15-20 yıllık birikimi olan 18 baş hayvanını götürüldüğü bu kardeşimizin bütün hayallerinin beklentilerini bir anda yok ettiler. Bu garibanın içler acısı durumu beni bu kaç satır yazıyı yazmama sebep oldu. Yapılan her hırsızlık olayından sonra karakol komutanlığa yaptığımız şikâyetten hiçbir sonuç elde edemedik ve bir arpa boyu kadar mesafe kaydetmedik. Yetkili bir ağızdan şunu duydum. Komutanları can güvenlikleri olmadığından dolayı dışarı çıkmalarına izin vermiyor. Dışarı çıkmaları devriye gezmelerinin önü kapatılıyor. Peki eğer güvenlik güçleri dışarı çıkamazlarsa bu vatandaşların malını canını namusunu toplumsal mutabakatını kim sağlayacak. Canı yanan malı çalınan bu vatandaşlarının zarar ve ziyanını kim ödeyecek. Bu hakikatten yakışır bir durum değildir. Bu durumu coğrafyaya bu devlete yakıştırmamandan beraber güçlü Türkiye devleti bunun üstesinden geleceğini herkesçe bilinmektedir. Beraber duruma gereken hassasiyeti göstermesinden kaynaklanmaktadır. Şimdiki yapılan uygulamalar bölge halkını reva görülen bu durum artık kamu tepkisini de beraberinde getirilmektedir. Kamu tepkisi ve kulislerden artık her umutsuzluk otoriteye güvensizlik, herkesin başının çaresine baksın kendi nöbetini tutsun malını canını korusun gibi mantıklar bu gibi düşünceleri varsayalım. Bunlar bir kâmile devleti aşiretler devleti durumunda olanlar için geçerli olabilir ama Türkiye Cumhuriyetine yakışmayan bir durumdur. Kulislerden artık yükselen söylenenleri aktarmayı bir borç biliyorum. Onun için mutlaka gereken emniyet güçleri gerek jandarma görevlerini mümkün mertebe yapmalıdır. Devletin imkânlarını kullanıp bunların açığa çıkması gerekmektedir. Kamuoyunun  desteğini sağlamak halkın teveccühünü kazanmak için çeşitli projeler adı altına trilyonlarca para harcamaları güzel, bu durumlara ek olarak vatan teveccühü kazanmak özellikle makam durumunda bulunan insanların idarecilerimizin bu gibi durumlarda biraz zaman ayırmaları haspihal olarak bu projelere kadar bölge halkı üzerinde etki bırakacağına inancım sonsuzdur. Bu vatandaşlarımızın başına bela olmuş bu insanları sade cezalandırma yoluyla değil aynı topluma kazandırma projelerden ya iş bulma ya işe alıştırma veyahutsa belirli bir miktar para verme gibi topluma kazandırma yollarından bu işe bulaşmış ve bu işi yapan insanlara eğitime tabii tutularak bir engelleme yolu ile önlenebilir. Yani kısacası bu bir şekilde bulunup adalet önüne çıkarılması suretiyle gereken cezalara çarptırılmak suretiyle bu insanların başına bela olmuş bu şer odakların baronların önüne geçirilmek vatandaşların rahat sağlanması gerekir. Temennimiz bu coğrafyada yaşayan insanlarımızın canı malı ve namuslarını korumak yaşadığımız 21. asrın beklentilerine ve ortamına uygun bir şekilde bir yaşam tarzı yaşamak 21. asra yakışır ve uygar medeni ve demokratik bir ortamın oluşturulması temennisi ile Allaha Emanet olun Selam ve Dua ile… 

                                                                                                Mehmet Emin BAL