HABER MRK – Uluslararası öğrenci buluşmaları kapsamında Türkiye’de bulunan farklı ülkelere mensup Müslüman öğrenciler; İLKHA’ya konuştu. İslam ülkeleri arasındaki bölünmüşlüklere dikkat çeken öğrenciler; akan Müslüman kanlarının ancak Müslümanlar arasında yeniden tesis edilecek vahdetle duracağını söylediler.

 

 Müslümanların hem diri diri yakıldığı yer: Myanmar

 Myanmar’da hala Müslüman kıyımının yaşandığını belirten Myanmarlı Muhammed Ferhad, bizimle şu bilgileri paylaştı: “Myanmar’ın eski adı Bruma’dır. Myanmar’da yaklaşık 56 milyon nüfusu var. Bu nüfus ’un yüzde 80’i Budist, sadece yüzde 4’ü Müslüman. Arakan ise Bangladeş ve Myanmar sınırları arasında kalan bir bölgedir. Son zamanlarda Müslümanlara yapılan saldırılar sadece Arakanla sınırlı kalmayıp Myanmar’ın geneline yayılmış durumdadır. Saldırılar, 2012’den sonra 969 Milliyetçi Hareketi Budistler, tarafından başlatıldı. Bu hareket Myanmar’daki Müslümanları yok etmek içindir. Budistler tespit ettikleri evleri taşlayıp, yıkıp, yağmalıyorlar.  Camileri yakıp Kur’an-ı Kerimleri parçalayıp yerlere atıyorlar. Budistler çeteler halinde ellerinde sopalar, kılıçlar olduğu halde Müslümanları katletmek için yollarda bekliyorlar.” diye konuştu.

 

 “Müslümanlar diri diri yakılıyor”

 Katliamcı Budistlerin sadece öldürmekle kalmadığını belirten Ferhad şunları söyledi: “Budistlerin kinleri Müslümanları öldürmekle bitmiyor. Öldürülen Müslümanların ayakları bağlanıp yerlerde sürüyorlar. Müslümanları diri diri yakıyorlar. Bunlar internette bulunuyor. Bu olaylar yaşanırken, polisler hiçbir şey yapmıyor. Olaylar bittikten sonra polisler geliyor. Bu olayların temelinde Budist rahipler var. Bunların lideri de Myanmarlı Budist Rahip Ashin Wirathu’dur. Bu Budist Rahip, Müslümanları kötüleyip insanlara anlatıyor. Budist insanlarda bundan etkilenip Müslümanları öldürüyorlar.  Bazı bölgelerde ise binlerce Müslüman’ı bir alana toplayıp etrafını kapatıyorlar ve günlerce onlara yiyecek ve yardımın ulaşmasını engelliyorlar. Çoğu Müslüman bu şekilde ölüyor.”

 

 “Katledilen hafız çocukların cesedi yakıldı”

 Hafız çocukların öldürüldükten sonra yakıldığını söyleyen Ferhad, “Bir olayı anlatmak istiyorum. 2012 Haziran ayında bazı Müslümanlar İslam’a davet için başka şehire gidiyorlar. Bu Müslümanların aracı yaklaşık 400 budist tarafından çevriliyor ve bu Müslümanları vahşice katlediliyorlar.  Yine 2013 Mart ayında Meıkhtıla diye bir şehirde meydana gelen bir diğer olay da, Budist çeteler 32 Hafız çocuğu öldürdükten sonra yakıyorlar. Bu çocukları korumaya çalışan 4 imamı da şehit ettiler. Bu yaşananlar dünya basınına hiç yansımıyor. Haberler bine yakın Müslüman’ın öldüğünü belirtiliyor. İnanın ki bu sayı kat ve kat fazladır. Yakmalar, öldürmeler hala devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

 

 Son olarak Dünya Müslümanlarına seslenen Ferhat, “Bizler Myanmarlı Müslümanlar olarak, dünya Müslümanlarından isteğimiz, birlik olalım, kardeşçe yaşayalım.  Aramızdaki bu ihtilaflara son verelim. Zulmün yaşandığı yerlerdeki kardeşlerimize sahip çıkalım onlara yardım edelim. Oradaki insanlar gerçekten Müslümanların yardımlarına muhtaçtır ve onlara bir şekilde yardım etmeye çalışalım.”şeklinde konuştu.

 

 Her gün çocukların katledildiği ülke: Suriye

 Suriye’de yaşanan insan kıyımını anlatan Suriyeli Abdurrahman, “Suriye tarihi boyunca birçok medeniyeti içinde barındırdığı bir şehir olmasına rağmen, Suriye şu an insan kıyımın yaşandığı bir bölgedir. Her gün yüzlerce insan katlediliyor ve dünya bunu sadece izliyor. Sözde insan ve demokrasi havariliği yapan Avrupa ve batılı ülkeler kaybetmiştir. Benim kanımca Suriye’de yaşanan olayların tek olumlu tarafı şudur. Sahte amaçlı insanları ortaya çıkardı. ABD ve Arap ülkelerinin gerçek yüzünü ortaya çıkardı.” dedi.

 

 “Her gün yüzlerce insan ölüyor”

 Abdurrahman, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Suriye de yaşanan katliamlardan bahsedecek olursak, Şam’ın bir bölgesinde gerçekleşen kimyasal silah saldırısında 2 saat içerisinde bin 700 masum insan hayatını kaybediyor. BM o zaman konuşuyor. Oysaki günde yüzlerce insan ölüyor. BM harekete geçmesi sadece nükleer ve kimyasal silahla mı sınırlı? Her gün çoluk çocuk demeden yüzlerce insan ölüyor. Bu basit bir durum değildir. Arap Devletlerine gelince açıkçası biz bir hayal kırıklığı yaşadık. ABD ile işbirliği içerisindeler. Bu açık ve nettir. Rusya, ABD, İsrail toplu bir anlaşma ve plan içerisindeler. Yani Suriye meydana kurulmuş bir dev ekranda oynatılan bir oyun gibi herkes izliyor.” diye konuştu.

 

 Suriye de akan kanın bir önce durması gerektiğini söyleyen Suriyeli Abdurrahman, “Ama umudumuzu yitirmiş değiliz. Müslümanlardan hala umutluyuz. İstiyoruz ki artık uyansınlar ve ayağa kalksınlar, dur desin bu katliamlara. Türkiye yardımlar yaptı ama bu yeterli değil. Yardım sadece giyecek ve yemek verilmesi değil. En büyük yardım bu kanın dökülmesinin önüne geçilmesidir.” ifadelerini kullandı.

 

 Müslüman cesetlerin parçalara ayrıldığı ülke: Orta Afrika Cumhuriyeti

 Orta Afrika Cumhuriyetinde yaşanan katliamları anlatan Habib Argoni, Orta Afrika’da Müslüman kıyımın yaşandığını söyledi.

 

 Argoni şöyle konuştu: “ Orta Afrika Cumhuriyeti, adını Afrika’nın ortasında bulunduğu için alıyor. Komşuları, Çad, Kamerun, Sudan ve Kongo vardır. Buradaki Müslüman nüfus oranı sadece yüzde 20 kadardır. Orta Afrika Cumhuriyeti tarihinde hiç Müslüman bir başkan olmamıştır. 2003 yılında darbeyle başa gelen Hristiyan Başkan Bozize, ülkenin tüm yer altı kaynaklarını Fransız’lara peşkeş çekti. 2013 yılında ise Müslüman olan Michel Djotodia başa gelmiş ve artık ülkenin kaynaklarını Fransız’lara vermeyeceğini açıkladı. Durum böyle olunca, karanlık güçler ortalığı kışkırtmaya başladı. Bu yüzden oradaki Hristiyanlar protestolar yapmaya başladılar.”

 

 “Müslümanlara yönelik katliamlar sınır tanımıyor”       

Orta Afrika’da kışkırtmalarla Müslüman katliamın yaşandığını söyleyen Argoni, “Müslüman başkanın iktidarda inmesi için tehditlerde bulundular ve Müslümanları katletmeye başladılar. Her taraftan Müslümanlara yönelik vahşice katliamlar yapıldı. Müslümanları kılıçlarla, bıçaklarla parçalara ayırdılar. Durum ilerleyince Müslüman Başkan Michel Djotodia, katliamların durması için iktidardan indi ama soykırım ve katliamlar durmadı ve devam ediyor. Ülkede zulüm gören Müslümanlar, Çad’a doğru göç etmeye başladılar. Çünkü buranın nüfusunun yüzde 90’ı Müslümandır. Güney’de bulunan Kongo ve diğer ülkelerin nüfusu Hristiyan olduğu için güneye göç edemiyorlar.” şeklinde konuştu.

 

 “Müslümanlar olarak Kur’an ve Sünnet etrafından toplanmalıyız”

 Argoni, “Müslümanların artık toparlanması birlik olması gerekiyor. Müslümanlar Birliği oluşturulmalı artık. Artık Kur’an-ı Kerim etrafında toplanmalıdırlar. Kur’an-ı sadece okumakla yetinmemeliyiz aynı zamanda uygulamamız gerekiyor.  Peygamberimiz veda hutbesinde, ‘Ben size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarıldıkça ayrılığa düşmezsiniz’ diye buyuruyor. Müslümanlar Kur’an ve Sünnetten uzaklaştıkları için bu zulümlere maruz kalıyorlar.  Bizler Müslümanlar olarak, Kur’an ve Sünnetten uzak durduğumuz için bu duruma düştük. Tekrar Kur’an’a dönelim, sünnete dönelim.”diye Müslümanlara çağrıda bulundu.

 

 

 Müslümanların İHA’lar tarafından katledildiği ülke: Pakistan

 Pakistanlı Nezaqırt Ağan, ülkesini şöyle anlattı:  “Pakistan güney Asya’da bulunmaktadır. Pakistan 1947 de bağımsızlığını kazandı. Pakistan yıllarca bağımlı olduğu Hindistan’ yüz yıllar boyunca İngiltere bu toprakları sömürmüştür. İlk başlarda Müslümanlar ve Hindular birlikte İngiltere’ye karşı mücadele etmişler.  Daha sonra Müslümanlar Hinduların menfaat çıkarları için savaştığını anlayınca kendi başlarına parti kurarak kendi güçleriyle mücadele etmişler ve neticede 1947 yılında bağımsız olmayı başarmışlardır.  Bundan dolayıdır ki yıllarca başta ABD olmak üzere birçok batılı ülkenin gözü Pakistan kaynaklarında. Bu sebeple 2001 yılında terörü bahane eden ABD Pakistan’a girmiştir. ABD sözde bu topraklara terörü bitirmek için girmiş ama kendisi terör estirmiştir.  İnsansız hava uçaklarından atılan bombalar yüzlerce masun insanların ölümüne neden olmuştur.” diye konuştu.

 

 “Keşmir meselesi bilinçli şekilde çözülmemiştir”

 Ağan, “Yine aynı bölgede bulunan Keşmir meselesi yine İngiltere’nin bir politikasıdır. Çünkü bağımsızlık kazanıldığı zaman yapılan antlaşmada, hangi bölge de Müslüman nüfus fazlaysa o Pakistan’a, hangi bölgede Hindu fazlaysa o bölge Hindistan’a bağlanacaktı. Keşmir de Müslüman nüfus fazla olmasına rağmen, Pakistan’a bağlanmamıştır. Bu bilinçli yapılmıştır. Hindistan bölgesinde kalan Keşmir’in bir bölgesi, Hindu yönetime karşı çıkmış ve bu sebeple yıllarca zulme maruz kalmışlardır.”dedi.

 

 Pakistanlı Ağan son olarak, Müslümanların en zayıf noktalarının, kendi aralarındaki ihtilaf olduğuna dikkat çekerek, “Dünya Müslümanların en büyük sorunu kendi arasındaki ihtilaflardır. Bu Pakistan da olduğu gibi Türkiye’de de vardır. Bu bizim en zayıf noktamızdır. Dünya Müslümanları olarak bizlerin birlik olması lazım.” şeklinde konuştu.

 

 Gençlerin Camilere girmesinin yasak olduğu ülke: Doğu Türkistan

 Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmünü anlatan ve güvenlik nedeni ile yüzünün görünmesini istemeyen Talıman Çığay, “Doğu Türkistan, yıllarca Çin zulmüne maruz kaldıktan sonra 1944 yılında kendi bağımsızlığını ilan etmiştir.  1949 yılından itibaren yine günümüze kadar Çin zulmü devam ediyor. Yani haritada Doğu Türkistan diye bir yer var ama fiilen maalesef yok. Kendi ülkemizdeki okullarda bizlere dersler zorla Çince olarak okutuluyor. Gençlerin ibadet etmeleri yasaklanıyor. Gençlerin mescitlere, camilere girmesi yasaktır. Başta Urumçi olmak üzere birçok bölgede katliamlara giriştiler. Sokak ortalarında gençlerin başlarını taşlarla ezdiler. Kadınlarına yanında eşleri vahşice katledildiler ve zulme yine maalesef dünya sessiz kaldı. İslam ülkelerinde ise, sadece birkaç cılız ses çıktı.” ifadelerini kullandı.

 

 Müslümanların mezhepsel ve fikirsel ayrılıklardan uzak durmaları gerektiğini belirten Doğu Türkistanlı Çığay, “Bizler Uygurlu Müslümanlar olarak tüm dünya Müslümanlarından birlik olmalarını istiyoruz. Aralarındaki mezhepsel ve fikirsel ayrılıkları bir kenara bırakıp Peygamber Efendimizdin fikri ve yaşantısı üzerinde birleşsinler. Doğu Türkistanlı Müslümanlar olarak tüm Müslümanların hepsinin duasına ve yardımlarına ihtiyacımız var.” diye konuştu. (A. Hakim Kurt/Ramazan Tekyıldız-İLKHA)

Editör: Haber Merkezi