78'liler Derneği tarafından Diyarbakır cezaevinin müze yapılması için İstasyon Meydanı'nda düzenlenen miting de konuşan Türk, Diyarbakır zindanlarını anlatmak için ne kelime, nede sözün yettiğini onu yaşayanların bildiğini söyledi.

Bu zulmünün bitmesi için uzun yıllar demokrasi ve özgürlük mücadelesi için halkın yollara düştüğünü, inancını, düşüncesini dile getirdiğini ama sistemin asla ve asla bu halkın özgürlüğü konusundaki taleplerini dikkate almadığını savunan Türk, "Bugün de aynı mantık ve anlayışla karşı karşıyayız. Evet bugün yine Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesini istediği için 10 binlerce siyasetçimiz, hukukçularımız zindanda. Bu politikaların hiçbir işe yaramadığını aslında aklı başında olan herkesin görmesi gerekir. Bu akıl tutulmasını aşacak yeni bir süreci başlatması için ciddi samimi bir yaklaşım göstermeleri gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

'Ama bugün birileriyle görüşüp, birilerini dışlamaya yönelik bu politikayı halkımız asla samimi ve doğru da bulmaz" diye konuşan Türk, tarihin kendilerine birçok şey öğrettiğini, geçmişe bakıldığında bugün Erdoğan'ın kongresinde takdim ettiği Halit Meşal'in bir zamanlar terörist olduğunu, dünyanın onu terörist ilan ettiğini kaydetti.

Yaser Arafat'ın partisinin de dünyada terörist ilan edildiğini vurgulayan Türk, "Mandela da terörist ilan edilmişti. Ama bugün Meşal kongrede en saygın kişi, Mandela Nobel Barış ödülünü almış kişi. İrlanda konusuna geldiğimizde İRA'nın silahlı kanadı İngiliz hükümeti ile oturarak el sıkışarak sorunun çözümüne katkı sundu.

Eğer siz samimiyseniz Kürt halkı hazırdır. Kürt halkı bu akıl tutulmasının aşılmasını istiyor. Yeniden kardeşliği istiyor. Birlikte yaşamayı esas alıyor, siyasi statüsünü istiyor. Eğer Türkiye Kürtleri kucaklayacak, hakkını hukukunu tanıyacak bir yaklaşım gösterirse Ortadoğu'nun lideri olur, saygın bir ülke olur" diye konuştu.

78'liler Derneği Başkanı Celaletin Can da 78'liler Girişimi'nin Diyarbakır Cezaevini Araştırma ve Adalet Komisyonu ve bu komisyonu destekleyen halklar için birinci taleplerinin Diyarbakır cezaevinde uygulanan vahşet politikasıyla ilgili ve bu vahşetin politikasına maruz kalan tutsaklardan ve Kürt halkından devletin özür dilesi gerektiğini kaydetti.

Diyarbakır cezaevinin insan hakları müzesi olması gerektiğini belirten Can,

"Yaşananlar orada sergilenmelidir. Ayrıca bu sergilemeler bir halkın yok edilmesiyle ilgili değil, bir halkın yeniden kurulması ve halklar arasında barış ve kardeşlik köprüsünün kurulması için insan hakları müzesi olmalıdır. Cezai müeyyidesi olmayan her suç yeniden işlenir, dolayısıyla vahşet suçları yargılanmalıdır" ifadesini kullandı.

A.A

 

Editör: Haber Merkezi