DİYARBAKIR - Türkiye'de yaklaşık yüz yılı aşkın bir süreden beri toplumsal yozlaşma gün geçtikçe artıyor. Her gün işlenen hunharca cinayetler, akıl almaz cinnet geçirme hadiseleri, aile içi şiddet, gençler arasında artan gayrı meşru ilişkiler, uyuşturucu ve bağımlılık yapan madde kullanımındaki artış, tecavüz ve vahşi cinayetler, sosyal çözülmenin başlıca belirtileridir. Toplum olarak, korkunç ve vahim bir uçurumun kenarına sürükleniyoruz.

İmam Hatip Mezunları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir, bu tablonun Kur'an merkezli bir hayat sisteminden uzaklaştığımızın bir göstergesi olarak yorumladı ve batı tipi eğitimin çocukları canavarlaştırdığını, bu nedenle eğitim ve öğretimin her kademesinde "Kur'an Eğitimi"nin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Dini ve Dünyevi Yaşamın Arasına Aşılmaz Setler Konulmuş
Cumhuriyetin kurulmasından bu yana, seküler-pozitivist paradigma üzerine bina edilmiş anlayışın dinin yapısal özünü ve dolayısıyla Müslümanların din algısını kendi istediği doğrultuda şekillendirdiklerini belirten Gökdemir, Ülke'nin çoğunluğunu oluşturan Müslüman kitlenin dini değerleri sosyal yaşamın her alanında ellerinden alındığını, dini ve dünyevi yaşamın arasına aşılmaz setler konulduğuna dikkat çekti.

Batı Tipi Eğitim Sistemi Çocuklarımızı Canavarlaştırdı
Müslüman kitlenin, ellerinden alınmış bu haklarının farkında olmadığını ifade eden Gökdemir, bu yönde herhangi bir talebi dahi dillendirmediklerini söyledi. Gökdemir, "Müslüman kesimin, Ülkemiz genelinde haklarını İmam hatip sorunu, başörtüsü ve katsayının çözümü gibi sorunlara el atarak isteklerini bunlarla sınırlandırmış olmaları ve bütünü bunlardan ibaret saymaları ise, Laik Cumhuriyet'in Müslümanlık algısını kendi istediği doğrultuda şekillendirmekte kısmen de olsa başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Müslümanların, ülkenin sosyal yapısı ve siyasi yönetimi hususunda iradelerini Kur'an'ın arzuladığı bir yaşam doğrultusunda dillendirmemeleri bunun açık bir kanıtıdır. Temelinde inanç ve ahlaki değerlerinden yoksun, batılı yaşamı ve batılılaşmayı ilke edinen eğitim sisteminin, çocuklarımızı ve gençlerimizi nasıl canavarlaştırdığını görmek açısından ibretle değerlendirilmesi gereken bir durumdur" diye konuştu.

Şaşıranların Yol Göstericisi Kur'andır
Tarih boyunca Müslümanların Kur'an'dan uzaklaştıkça rahat bir gün yüzü görmediklerini ifade eden Gökdemir, Kur'an'ı Kerim Müslüman halklar için ruh dokusu olduğuna dikkat çekti. Gökdemir, "İslam toplumu ilhamını ve hayat iksirini Kur'an-ı Kerimden alır. Ona bağlı yaşar, gönlü, kişiliği onun ikliminde neşvü nema bulur. Damarlara hayat veren oksijen misalidir. O, Rabbi'nden Müslümanlara uzanan kurtuluş ipidir. Yolunu kaybedenlerin ve şaşıranların tek yol göstericisi Kur'an-ı kerimdir. Kur'an'dan kopan Müslümanlar, şah damarı kesilmiş bir beden misalidir" dedi.

Toplumsal İfsada Dur Demek İçin Kur'an'a Sarılmalıyız
Bu gün toplum olarak ıstırabını çektiğimiz toplumsal yozlaşmanın ve ahlaki çöküntünün tek çözüm adresi Kur'anın istediği bir yaşam olduğuna dikkat çeken Gökdemir, "Çünkü O en müzmin dertlerin ve en acı sıkıntıların tek çözüm merciidir. Bunun dışında başka çözümler aramak beyhude bir arayıştan başka bir şey değildir. Toplumsal ifsada dur demek ve genç beyinlere hayat iksiri sunmak için dört elle Kur'an'a sarılmalıyız" dedi.

Milli Eğitimin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi
Şuan Kur'an eğitiminin Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde sürdürüldüğünü hatırlatan Gökdemir, Milli Eğitim'in ise Kur'an-ı Kerim eğitimi ve öğretimi faaliyetinin tamamen dışında olduğunu söyledi. Gökdemir, "Laik eğitim sisteminde çocuklarımıza verilmekte olan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi Kur'an'dan uzak, hatta Kur'an'ı sosyal hayattan soyutlayan bir anlayışı telkin etmektedir. Kur'anın öğrettiği din anlayışı ile seküler eğitim sisteminin enjekte ettiği din anlayışı birbiri ile tamamen zıttır. Bu da çocuklarımızın zihinsel çelişki içerisinde olmasına sebebiyet vermektedir. Bu yanlış eğitim anlayışı Müslüman çocuklarımızın sağlam din anlayışını saptırmanın kaynağını oluşturmaktadır" diye konuştu.

Kur'an-ı Merkeze Alan Bir Eğitim Sistemi Uygulanmalı
Toplumun ve geleceğimizin teminatı olan çocuk ve gençlerin temel Kur'ani ilkeler ve dini öğretiler doğrultusunda eğitim ve öğretim görmeleri zorunlu olduğunu vurgulayan Gökdemir, yüz yılı aşkın bir zamandır uygulanmakta olan seküler laik eğitim sisteminden vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gökdemir, "Çocuklarımız emanettir, emanetleri iyi korumalıyız. Çocuklarımızı kaybedersek ülkemiz ve dünya kaybeder, çocuklarımızın iyi yetişmesi ülkemiz ve dünyanın iyiliğine olacaktır. Bu bağlamda Müslüman toplumun temelini teşkil eden Kur'an-ı merkeze alan bir eğitim sistemi uygulanmalıdır. Müslüman halkımızın yıllarca ıstırabını çektiği, elem ve sıkıntının eksik olmadığı ahlaki çöküntü ve yozlaşmanın önünü almak için Kur'an eğitimini arzulamaktan başka bir çaremiz bulunmamaktadır" dedi.

STK ve Müslüman Halka Çağrı!
Cuntacı anayasanın değişim ve yenileme sürecinde Müslüman halkın Anayasal taleplerinde, Kur'an eğitimini eğitim sisteminin merkezine alan bir istekle güçlü bir şekilde dillendirilmesi gerektiğini belirten Gökdemir, okul öncesi çağdan başlamak üzere, eğitim ve öğretimin her kademesinde 'Kur'an Eğitimi'nin zorunlu hale getirilmesini istedi. Gökdemir sözlerini şöyle sürdürdü; "Bizler İmam Hatip Mezunları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak; Dinin bize yüklediği manevi sorumluluk gereği bu arzu ve isteğimizi Müslüman halkımızla paylaşır, her Müslüman ferdin bu isteği dillendirmesini dini bir gereklilik olarak görüyoruz. Başta duyarlı sivil toplum kuruluşları olmak üzere, tüm halkımızı Siyasiler, TBMM Anayasa Hazırlama Komisyonu ve Milli Eğitim Bakanlığına 'Kur'an-ı Kerimin Okullarda Zorunlu Ders" olarak okutulması için faks, mail ve dilekçelerle baskı oluşturmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki; hiçbir istek ve ihtiyaç talep edilmeden kendiliğinden verilmez. Müslümanlar İslam inancının gereği olarak; İnançlarını yaşamak için bu yolda mücadele etmek, sıkıntıları göğüslemek ve sonuç alıncaya kadar çabalamakla sorumludurlar. Aksi takdirde gelecek nesillerimize karşı manevi bir sorumluluk taşıyacağımız ve ahirete hesaba çekileceğimiz unutulmamalıdır."
Editör: Haber Merkezi