Mersin Kimsesizler Mezarlığı'ndaki 51354 numaralı mezarda yatanın kimliği belli oldu: Fatma Akgül. Kocası Hüseyin Akgül tarafından 18 yıl 9 ay önce öldürüldü. Hüseyin Akgül, Fatma'nın önceki evliliklerinden olan altı çocuğunu, annelerinin başka erkekle kaçtığına inandırdı. Üvey kızı Nihayet'ten üç çocuk sahibi oldu, onunla evlendi. Faili meçhul cinayetleri araştıran Mersin Emniyeti Asayiş Şubesi'nin kurduğu özel ekip, zaman aşımına kıl payı kala bu cinayeti aydınlattı.

  6 Mayıs 1993... Mersin'in Arpaçsakarlar Kasabası'nın, jandarma sorumluluk bölgesindeki Sakızören civarında, 35-40 yaşlarında bir kadın cesedi bulundu. Başına dört kurşunun isabet etmiş olan kadının kimliğine ilişkin bir ipucu yoktu. Jandarma, olay yerinde bulduğu altı adet 7.65 çapındaki mermi kovanını, Adana Polis Kriminal laboratuvarına gönderdi. Adsız kadın, Mersin Asri Mezarlığı'ndaki kimsesizler mezarlığına defnedildi. Mezarına, 51354 no'lu plaka çakıldı. Dosya tozlu raflarda tam 18 yıl 7 ay bekledi. Cinayet mahalli, 2008'de jandarmadan polis sorumluluk bölgesine geçti. Mersin Emniyeti, 2011'de işlenen 25 cinayetin tümünü aydınlatmıştı. Sıra önceki yıllarda işlenen cinayetlere sıra gelmişti. Savcılık, 1 Kasım 2011'de, 51354 no'lu kadının dosyasını Mersin Emniyeti'ne gönderdi.

Asayiş Şubesi Müdürü Dr. Serdar Özlü, önce Cinayet Bürosu bünyesinde bir özel ekip kurdu. Polis Kriminal laboratuvarında yıllardır bekleyen cinayet tabancasının, başka olaylarla karışıp karışmadığına bakıldı. Şans, özel ekipten yanaydı. Cinayet tarihinden kısa süre sonra 25 Haziran 1993'te, Mersin'in Tozkoparan Mahallesi'nde, 1971 doğumlu Nihayet'i, birlikte yaşadığı Diyarbakır Bismil 1951 doğumlu Hüseyin Akgül, kalçasından yaralamıştı. Nihayet, o tarihte verdiği polis ifadesinde, tabancanın kendisine ait olduğunu, Hüseyin'in kontrol ederken kazara ateş aldığını söylemişti. İşte o tabanca, kimliği meçhul kadını öldürmek için kullanılan tabancaydı. Özel ekip, bu gerçeği o tarihte Adana Polis Laboratuvarı’nın da tespit ettiğini, ekspertiz raporunu da Mersin Jandarma Komutanlığı'na gönderdiğini fark etti. Ne var ki Mersin Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturma dosyasında bu rapor yoktu. Çünkü rapor, savcılığa gönderilmemişti.

İKİ ÖLÜM TARİHİNDEKİ TESADÜF

Hüseyin Akgül kimdi? Polis, MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) kayıtlarını inceledi. İlk eşi Saadet Akgül 1980'de ölmüştü. İkinci eşi 1945 Kastamonu doğumlu Fatma Akgül de 11 Mayıs 1993'te nüfus kayıtlarına 'öldü' olarak geçmişti. Hüseyin Akgül, üçüncü eşi Nihayet'le 16 Şubat 2011'de resmen evlenmiş görünüyordu ama Niyahet'ten ilk çocuğu 1995'te, ikizleri de 2000'de doğmuştu bile... Kimliği belirsiz kadın cesedinin 6 Mayıs, Hüseyin Akgül'ün eşi Fatma Akgül'ün nüfus kütüğündeki ölüm tarihinin 11 Mayıs tarihli olması, özel ekibin dikkatinden kaçmadı. Bismil Nüfus Müdürlüğü'nde yaptığı araştırmada, Fatma Akgül'ün eceliyle ölmüş gösterilerek kayıtlardan düşürüldüğünü tespit etti. Polis, Hüseyin Akgül'ün Mersin'de yaşayan kardeşi Tahsin Akgül'le yaptığı görüşmede, yengesinin öldüğünü duymadığını, abisi Hüseyin'in kendisine "Karım evden kaçtı" dediğini söyledi. 51354 no'lu mezardaki kadın, Fatma Akgül olabilir miydi? Polis, araştırdıkça yeni gerçekler ortaya çıkıyordu.

ANNEYİ CESET FOTOĞRAFINDAN TEŞHİS

Hüseyin Akgül, Fatma'nın ilk kocası değildi. Fatma daha önce ikisi resmi dört evlilik yapmış, altı çocuğu olmuştu. Fatma'nın çocuklarını araştıran ekip, çocukların hepsinin de başkaları adına nüfusa kaydedildiği gerçeğiyle karşılaştı. Polis, Fatma'nın Ankara'da yaşayan oğlu Hakan'la bağlantı kurdu. Hakan'a, kimliği belirsiz cesedin olay yeri fotoğrafları gösterildi. Cesedin kolundaki 'DA' ve 'DÖ' yazılı dövmeler ve altın dişi sayesinde oğlu annesini tanıdı. Bunun üzerine polis, Hakan'dan, Fatma'nın kızı Sitti ve eşi Özgür'ün Mersin'de yaşadığını öğrendi. Onlara da meçhul kadın cesedinin fotoğrafları gösterildi. Maktule, kızı ve damadı tarafından da teşhis edildiğinde polisin hiçbir kuşkusu kalmadı. Kimliği meçhul kadın, Fatma Akgül'dü. Defnedildiği Kimsesizler Mezarlığı'ndaki ada-parsel numarası tespit edildi. Bu arada polis, Fatma'nın çocuklarından bir gerçeği daha öğrendi: Hüseyin Akgül'ün eşi Nihayet, Fatma'nın öz kızıydı. Üstelik üç çocukları olmuştu. Polis, bütün dikkatini Hüseyin Akgül üzerinde yoğunlaştırdı.

 BAŞKA CİNAYETLERDEN HAPİSTE

Hüseyin Akgül'ün adı iki cinayete daha karışmıştı. Mersin polisi, Fatma Akgül'ün cinayet şüphelisi Hüseyin Akgül'ün adresini bulmakta gecikmedi: Mersin E Tipi Cezaevi'ndeydi!

Akgül, Fatma Akgül'ün ölümünden beş ay sonra 4 Ağustos'ta Mersinli Ali Pilor'un katil zanlısı olarak yıllarca aranmıştı. Ta ki 2011 12 Haziranı'nda yapılan genel seçimlere kadar... Akgül, İzmir'de oy kullanmak için sandık başına gittiğinde yakalanmıştı. Hüseyin Pilor cinayetinde karısını öldürüp, Nihayet'i yaralayan tabancadan farklı, 9 milimetrelik bir tabanca kullanmıştı. Bu da 12 Eylül 1993'te Mersin'de Cahit Kurt'u öldüren silahla aynıydı. Mersin polisi, kimliği meçhul maktulenin katilini ararken, 18 yıl önce işlenen iki cinayetin de faili olan Hüseyin Akgül'le karşılaşmıştı. Cezaevindeki Hüseyin Akgül'e eski eşinin cesedinin fotoğrafları gösterildi. Büyük bir soğukkanlılık içinde baktı ve "Tanımıyorum" demekle yetindi. Ama tüm deliller aleyhindeydi, Fatma'nın çocukları annelerini teşhis etmişti, tabanca kendisinindi. Hüseyin Akgül, 2013'te zaman aşımına uğrayacak olan cinayet suçundan kurtulamamıştı. Yargılanacaktı.

ÜÇKÂĞITÇI KATİL

Hüseyin Akgül, Fatma'yla evliyken işsizdi. Mersin'in genelev bölgesinde üçkâğıtçılık yapıyordu. Yani bir tür kumar olan 'Bul karayı, al parayı' oynatıyordu. Kilis'ten Mersin'e bavul ticareti yapan Fatma ile tanıştı. Fatma, Hüseyin'le evlendi. Ticaretten kazandığı parayla Mersin Selçuklar Mahallesi'ndeki evi yaptırdı. Hüseyin Akgül, eşi Fatma'yı öldürdükten üç ay sonra bu evi sattı.

Hüseyin, karısını öldürdükten hemen sonra Bismil Aşağı Kayı Köyü'ne gitmişti. Köydekilerle aynı aşirettendi. Muhtar da yakın akrabasıydı. Herkese karısının kalp krizinden öldüğünü söyledi. Bugün hayatta olmayan muhtardan eceliyle öldüğü belgesini kolayca aldı, Bismil Nüfus Müdürlüğü'ne gidip karısını nüfus kütüğünden düşürdü. Fatma'nın çocuklarına ve komşularınaysa farklı bir yalan söyledi: Güya, Fatma başka bir erkekle kaçıp gitmişti. Fatma'nın kızı Nihayet'i alıp İzmir'e gitti. İkisi kız, üç çocukları oldu. Fatma'nın çocukları, kendilerini terk eden, hiç arayıp sormayan annelerine hep öfke ve nefret duydular. Ta ki 18 yıl dokuz ay sonra cesedinin fotoğraflarını görünceye kadar. Yıkıldılar.

Hürriyet

 

Editör: Haber Merkezi