37_b.jpgSıdkı Zilan / Hukukçu / Yazar

Fitne ve Kardeş Kavgası (II)*

Yazılarımızın içeriğinden hareketle, sadece Kürdleri kardeş saydığımızı düşünmeyin. Tüm insanlar kardeştir. İnsan bir birleriyle barış içerisinde yaşamak durumunda olduğu gibi, tabiatla-çevreyle de barış içerisinde yaşamak durumundadırlar...

Bu başlık altındaki birinci yazımızda özel bir olaya değinerek evimizde, ilimizde, çevremizde barışı tesis etmemiz gerektiğini söylemiştik. Bir gencimiz Bağlar ilçesinde öldürülmüş ve bazı yayın organları sorumsuzca hareket ederek bunu şu veya bu çevreyle ilişkilendirmeye çalışmışlardı. Bir siyasi partinin il örgütü de bir açıklama ile yangına kürekle gitmişti.

Maalesef bu yanlış tavır uzaktan yönetilen ve şeffaf olmayan kimi çevre, medya tarafından ısrarla sürdürülmektedir. Murat Elibol'un kim tarafından, niçin öldürüldüğünü merak ettiğimiz gibi, bir insanı kaybetmenin üzüntüsü ve bu ölüm üzerinden tutuşturulmak istenen kardeş kavgasının da farkındayız..

Polisin araştırma yapması ve birisini zanlı diye alması elbette önemlidir. Ama gencimiz silahla öldürülmüş, bu silah bildiğim kadarıyla elde edilememiştir. Keza, zanlı diye yakalanan ve tutuklanan kişi de ne öldürme ne de saldırma olayını kabul etmemiştir..

Velev ki kabul etse bile benim, sizin ve diğer insanların bu ölüm olayını kınamamız, saldırganı lanetlememiz gerekir. Aksi bir tutumla bu saldırı üzerinden daha önce kardeş kavgasına tutuşturulmuş iki camiayı kışkırtmak ne Kürd ne de insan sevgisiyle açıklanamaz. Olsa olsa ahmaklık, kışkırtıcılık veya bilerek mazlum Kürd halkını zayıf düşürmek, enerjilerini boşa akıtmak, tabii taleplerini gölgeleme çabasıyla ilgili olabilir...

PKK otuz yıldır eylem yapıyor ve eylemlerinin kahir ekseriye objektif olarak değerlendirildiğinde; hukuka aykırı, sivillerin de zarar gördüğü eylemlerdir. Aynı şekilde Hizbullah'ın da hukuka aykırı ve sivillere yönelik eylemleri olmuştu. Biz ikisinin de eylemlerini kınadık, kınamaya da devam edeceğiz....

Hizbullah'ın on yıldır elini silahtan çektiğini müşahede ettiğimizden, bu olumlu tavrını takdir ediyoruz ve legal alanda çalışmasını teşvik ediyoruz. Geçmişte PKK ve Hizbullah içerisine sızmış, derin devlete veya başka mihraklara çalışan kişilerin kışkırtmasıyla bir kardeş kavgası oldu. İki tarafında saldırgan, şiddet yanlışı, maslahatı düşünmeyen, ideolojik bağnazlığa saplanmış kişileri olmuş, olmaya da devam edecektir.

Buna rağmen; bize düşen Kürdistan'ın her parçasında, sadece Kürdler arası değil, Kürdistan'da yaşayan diğer halklarla da kardeşçe yaşamak, komşu milletlerle de medeni ilişkilere sahip olmaktır. Güçlünün şiddeti hukuka aykırı olduğu gibi, zayıfın da hukuka aykırıdır.

Güney Kürdistan'da yaşananlar, Kuzey'de yaşananlar bize bir şeyler anlatmalıdır. İslam, Kürdlük, Türklük, Sosyalizm, Demokrasi olumsuz bir şey değildir. Ancak; bunlar adına olumsuz bir eylemde bulunmak, haksız eylemleri bunların arkasına sığınarak meşrulaştırmaya çalışmak hem çirkin hem de bir hastalıktır.

Biz Kürdistan halkı olarak örgütlerin, cemaatlerin, partilerin, liderlerin oyuncağı olmamalıyız. Onların menfaatine (aslında böyle bir menfaat yok, iktidar savaşına) alet olmamalıyız. Suç suçu meşru kılmaz. Biri bir hata yapsa, ikinci hataya cevaz yoktur. Bu ve benzeri durumlarda Hz. Ali (r.a) 'nin bir sözünü kendimize rehber edinelim.

Hz. Ali, “fitneye karşı, iki yaşındaki deve gibi ol; ne sırtı var ne de sütü” der. Yani insanlar sizin sırtınıza binerek yanlış yapmasın, sizden destek almasın, sizi eşek yerine koymasın (Araplar deveye, bizde ise eşeğe binilirdi, arabalar çıkmadan önce), ve sizden parasal olarak da beslenmesin.

Ama hayırlı işler yapanlara destek olalım, sırtımızda taşıyalım, paramızla da destekleyelim. En büyük cihad, kişinin nefsiyle yaptığı cihattır. Kürdler ve tüm insanlar okumalı, sanat ve meslek sahibi olmalı ve de bir birini sevmelidir. Mesleği savaş, kavga olanların insanlığa verebileceği fazla bir şey yoktur.

Savaşa ilmi, dini, ideolojik gerekçeler uyduranların yanıldıkları ortadadır. Allah (c.c) ilkin Oku demiş, savaş dememiştir. Kur'an besmele ve hamd ile başlar, savaş ile değil. Kur'an-ı Kerim'in il ayetleri ve Mushaf'ın ilk süresinde de savaş olmadığı gibi, son sürelerinde de savaş yoktur.

Son iki sürede; insi ve cinni şeytanlardan korunmaya ilişkin dualar vardır, Allah'a sığınma emri vardır. Nas ( ki Kur'an-ın son süresidir) Allah'a sığınmayı (ki O Allah tüm insanların ilahıdır) emreder.

--------------

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2 İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine),

3 İnsanların İlâhına

4 O sinsi vesvesenin şerrinden,
5 O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar
6 Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım!

Kaynak:http://www.haberdiyarbakir.com/author_article_detail.php?id=1653