Aile Platformu tarafından Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesindeki Sümerpark Sosyal Hizmet Merkezinde "Aile Nasıl Kurtulur? Önce Aile Paneli" gerçekleştirildi.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'daki aksaklıklarının anlatıldığı panelde, aile kurumunun önemiyle ilgili bilgilendirmelerde bulunuldu.

Panel konuşmacılarından Önce Aile Birliği Güneydoğu Bölge Başkanı ve Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, toplumun temel taşının aile olduğunu söyledi.

Bozan, "Bu temel taşı yıktıktan sonra zaten toplumun kalması da mümkün değildir. O toplumların, başka ülkeler tarafından, uluslararası güçler tarafından sömürülmesine kapı açmış olacağız. Zaten Batı'nın da üstünde en çok durduğu nokta, aileyi bozup bireyselleşmiş olan insanları daha rahat bir şekilde kandırabilmek, kendine çekebilmektir. Bizi ayakta tutan en temel, en önemli kurum ailedir. Bunun için Batılılar her şeyden çok daima aileyi hedef alıyorlar. Buna göre politikalar, çalışmalar yapıyorlar. Bizim de karşı cephenin yapmaya çalıştıklarını en iyi noktada bilmemiz gerekir ki ona göre tedbirimizi almış olalım." dedi.

"Aile, mikro bir devlet, kutsal bir kurumdur"

Aileye zarar verecek her türlü kanuni düzenleme ve uygulamalara karşı durmanın önemine vurgu yapan Bozan, şunları söyledi:

"Bugün küresel ahlaksızlığın en yaygın bir şekilde sürdürüldüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz. Kadın ve paranın kullanılarak insanların ve toplumların yıkılması için nelerin yapıldığını maalesef görüyoruz. Bundan dolayı aile, bizim açımızdan mikro bir devlet, kutsal bir kurumdur. Bizim, bunu nesillerimize öğretmemiz lazım. Maalesef gittikçe ailenin sorumluluğundan kaçan, evlenmek istemeyen, sürekli evlenmeyi geciktiren ve öteleyen bir nesille karşı karşıyayız. Bizim hem bireysel hem toplumsal hem de devlet olarak bunun üzerine gitmemiz gerekiyor."

"Ev hanımlarımıza sigorta ve uygun bir maaş verilmeli"

Ev hanımlığını özendirmek amacıyla kadınlara maaş verilmesi önerisinde bulunan Bozan, "Erkek maaşlı, kadın maaşlı olduğu zaman kadın, erkeğin reisliğini kabul etmiyor, 'Sen sana, ben bana.' diye meydan okuyabiliyor, tersleyebiliyor. İkisi de çalıştığı için eve yorgun argın geliyorlar. Bu sefer kadın, tekrardan yemek hazırlama, çamaşır yıkama, çocuğa bakma gibi ekstra bir görev yapıyor. Aslında kadına daha büyük bir eziyet yapılmış oluyor. Yani kadını dışarı çıkartmak kadına saygı değil, kadını daha çok yormak, onu mağdur etmektir. Bugün kadınlarımız kendi evinde eşine hizmet etmekten kaçınırken gidip çalıştığı yerde 10-50 adama hizmet yapabilmekte. Kadınlar kendi kocasına süslenme yerine iş yerine giderken süslenerek daha çok kişinin beğenisini alma duygusuna kapılıyor. Bu da ailenin havuzunun su almasına ve oradaki sevginin, huzurun gittikçe dağılmasına neden oluyor. Bu anlamda özellikle ev hanımlığının da bir meslek olduğunun bilinmesi ve ev hanımlığının özendirilmesi gerekiyor. Önerilerimizden bir tanesi, ev hanımlarımıza sigorta ve uygun bir maaşın verilmesidir. Bu şekilde kadının ev hanımlığı noktasında cazibesinin artırılmasını önermiş oluyoruz." ifadelerini kullandı.

"Boşanma yüzünden yoksulluğa düşen taraf, süresiz nafaka isteyebiliyor"

MAZLUMDER Genel Başkanvekili Avukat Nesib Yıldırım, "Boşanma sebepleri arasında neler var? Mesela zina konusu boşanma sebebi sayılıyor. Hayata kast söz konusuysa veya çok kötü muamelede bulunulduysa boşanma sebebidir. Suç işleme, haysiyetsiz yaşam sürüyorsa ya da evlilik birliği temelinden sarsılmışsa artık birbirine çekilemez dedikleri noktaya gelmişse bu durum da boşanma sebebi sayılıyor. Tabi, boşandıktan sonra ne olacak? Maddi ve manevi tazminat hakkı var. Haklı taraf haksız tarafa karşı bunu açabiliyor. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşen taraf, kanuna göre süresiz nafaka isteyebiliyor. Zaten aile haklarıyla ilgilenen grubun da en çok itiraz ettiği noktalardan birisi o. 'Bir ay evlendik, bir hafta evlendik ya da bir yıl evlendik.' deyip ömür boyu nafakasını ödemek zorunda kalıyor." şeklinde konuştu.

"Aile, temelini ilahi kaynaktan alan kutsal bir kurumdur"

Davet Kardeşlik Vakfı Diyarbakır Başkanı Ahmed Yoldaş da şu ifadeleri kullandı: "Aile üzerinde çok şey konuşuluyor. Nedir aile? Aile, temelini ilahi kaynaktan alan kutsal bir kurumdur. Temelimizi ilahi kaynaktan alıyoruz, Kur'an ve sünnetten alıyoruz. Dolayısıyla aileyi iyi tanımlamamız lazım. Aile, Allah'ın en muhteşem sanatı olan insanın üretilip eğitildiği yerdir. İnsanı insan yapan ailedir, toplumu toplum yapan da ailedir. Aile, insan ile toplum arasında bir köprüdür. Bu köprüyü iyi tesis ederseniz hem birey hem de toplum en güzel şekilde hayatına devam eder."

"Kadını koruyalım derken ailemizi, toplumu bitirdik"

Dünya Çocuk Hakları Derneği Güneydoğu Başkanı Dr. Uğur Balin ise "Biz, kadını koruyalım derken ailemizi, toplumu, bitirdik. Kadını koruyalım derken öz evlatlarımızın katili olduk, ülkemizde bir beka sorunu oluşturduk. Aile bitince beka sorunu da başlar. Ailenin bitmesi en büyük tehdittir. Ailesi biten toplumlar, Avrupa gibi olacaktır. 6284 denilen yasa kimler tarafından kabul edilmiş biliyor musunuz? Türkiye, Arnavutluk, Avusturya, Bosna Hersek, İspanya, İtalya, Karadağ, Portekiz, Sırbistan, Andora. Bana İngiltere'den, Fransa'dan, Hollanda'dan, Norveç'ten, İsveç'ten bahsedebilir misiniz? Peki, bu yasaları kim fonluyor? Norveç, Hollanda ve benzer ülkeler bu yasaları fonluyor. Bu yasalar onlarda niye yok? Çünkü bu yasalara ihtiyaçları yok. Çünkü aileleri yok. Evlilik müesseseleri, genç nüfusları bitti. Savaşacak askerleri bitti. Hatta fabrikalarda çalışacak işçileri de yok. Avrupa, insan hakları diye diye şu an insanı, kadını katletti." dedi.

Editör: Haber Merkezi