Milliyet gazetesi yazarı Derya Sazak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, KCK davasında ifadeye çağrılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a sahip çıkmasının arkasında yatan nedeni yazdı.

Sazak'a göre, Oslo'da görüşmelerinin deşifre olmasıyla MİT ile PKK arasında biten diyalog, yenide başlayacak.

İşte Sazak'ın gündemi analiz eden o yazısının satırbaşları...

MİT'E DOKUNAN GİTTİ

Savcı Sadrettin Sarıkaya, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca KCK soruşturmasından alındı.
Öte yandan hükümet, 2009'deki "demokratik açılım" sürecinde PKK'nın teröre son vermesi üzerine temaslar yapan, Oslo görüşmelerini yöneten, İmralı ile Kandil arasında iletişim kuran MİT yöneticilerinin "KCK sanığı" durumuna düşürülmesini önlemek üzere yasal değişikliğe gidiyor.

Oslo'da "devlet adına" PKK ile masaya oturan kadronun "KCK yapılanmasıyla" suçlanması tuhaf bir durum.

PKK'ya silah bıraktırılacaksa, 30 yıldır dağda savaşan bir kadroya siyaset yapma konusunda bir kanal açmadan çözüme nasıl ulaşılacaktı? Kuzey İrlanda sorununda İRA ile, BASK sorununda ETA ile masaya oturan İngiltere ve İspanya hükümetleri acaba çok mu farklı davranmışlardır?

BARIŞA GİDEN YOL...

Barışa giden yol "diyalog" ve "müzakere" ile açılmıştır.

İspanya'da Hükümet-ETA arasındaki temaslar, "Cezayir görüşmeleri" olarak tarihe geçmiştir. Gizli olarak başlayan temaslardan kamuoyu 1987 yılında hükümet sözcüsü Javier Solana'nın açıklamasıyla haberdar olmuştur. Cezayir'de ETA ile masaya oturma kararını veren sosyalist hükümetin başbakanı Felipe Gonzalez'di.

Gonzalez hükümeti, İspanya'nın AB ile üyelik müzakerelerine başladığı dönemde "ayrılıkçı terör"e son vermek üzere risk alarak ETA ile diyalogu sürdürdü. Sonradan AB'nin Dış Politika Yüksek Komiseri olan Javier Solana gibi saygın bir siyasetçi kamuoyunu bilgilendirme görevini üstlenmişti. Çünkü süreç çok taraflı bir "güven"i ve toplumsal desteği gerekli kılıyordu.

Emekli diplomat Akın Özçer, Bask Milliyetçiliği'ni konu alan kitaplarında o dönemi çok iyi anlatır. 1988 yılında ETA 60 günlük "ateşkes" kararı alır. Bu görüşmeler kesintilerle 1989'a dek sürer. İspanya hükümeti adına içişleri bakanı da Cezayir'e gider. ETA militanları için silah bırakmaları halinde "topluma kazandırma" dahil pek çok seçenek tartışılır. Ancak süreç başarısızlığa uğrar.

Akın Özçer, "Başarısızlık kuşkusuz, Cezayir'de başlatılan sürecin sonuna kadar götürülmemiş olmasından kaynaklanmaktadır" diye yazacaktır. O tarihte akla gelen soru şuydu:

"ETA ile bir anlaşmaya varılsaydı, ETA'nın siyasi mücadele karşılığı İspanyol devletinin bütünlüğüne halel getirilmeksizin silahları bırakması sağlanabilir miydi?"

Gonzalez hükümetini ETA terörüne son vermek üzere başlattığı görüşmeler nedeniyle "bölücülükle" suçlamak kimsenin aklına gelmemişti!

Oslo'da PKK ile görüşen MİT yöneticileri KCK'yı kurdurmakla suçlanıyor!
Savcının soruşturmadan alınması, Başbakan'ın Hakan Fidan'ın arkasında durması "Oslo süreci"ni devam ettirme niyetinin bir göstergesi sayılabilir. Yol kazalarına rağmen Kürt sorununu barışçı yoldan çözmekten başka çare var mı?!

Editör: Haber Merkezi