Diyarbakır'da düzenlenen ve 3600 STK'yı temsilen 600 delegenin katıldığı Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayına katılan Üniversite hocaları, İslam dini referansında yapılan çözümün soruna ilaç olacağını belirttiler.
 
Çalıştay ile ilgili olarak düşüncelerini İlke Haber Ajansı'na açıklayan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Ahmet Ağırakça ile Bingöl Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Mehmet Kurt, sorunun çözümünde İslami açıdan bakılmasının gerektiğine vurgu yaptılar.
 
“Batı ülkeleri ülkenin huzurlu olmasını istemiyor”
 
Her şeyden evvel ülkenin huzurunun dikkate alınması gerektiğini ve huzurun çok önemli olduğunu dile getiren Ağırakça, “Aşağı yukarı son 30 yıldır Türkiye'nin huzuru bozulmuştur. Türkiye, son 12 yıldır iyi bir mesafe almış olmasına rağmen, huzursuzluk Türkiye'nin önünde engel olarak durmasaydı bugünkü konumundan çok daha ileri bir konuma ve Avrupa'nın kulağının dibinde yeni bir Japonya olmaya doğru gidiyor. Ancak bu, birçok ülkenin dikkatini çekmesinden ve özellikle bazı Avrupa ülkelerinin, güçlü bir Türkiye'nin olmasını istemediklerinden dolayı Türkiye'yi teröre boğup, anarşi ve terörle meşgul etmeye çalışıyorlar. Ama artık akıllı bir idareyle bu karışıklığın hakkından gelinmeye çalışılıyor. Samimiyetle bir çözüm sürecine girmiş bulunmaktadır.” dedi.
 
 
 
Çözüm sürecinde Türkiye'nin almış olduğu mesafeye İslami camiaların da katılmış olmasının son derece manidar ve önemli olduğunu aktaran Ağırakça, “Müslümanlar hiçbir zaman bu olayın dışında durmamışlardır. Ancak kardeşlik, sevgi, barış ve merhamet, insanların birbirlerine yaklaşmaları Müslümanların şiarlarıdır. Müslümanların şiarı olan bu ilkeler çerçevesinde bu çalıştayda bir araya gelmiş olmaları, Türkiye'deki bütün Müslüman kurumların, 400'den fazla kuruluşun bir araya gelip bu Çalıştayı yapmaları barış sürecine büyük bir katkı sağlayacaktır. Barış sürecinin Türkiye'ye huzur getirmesi, Müslümanların da buna katılması ayrı bir mana taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
 
 
 
Müslümanların huzurdan ve kardeşlikten yana olduklarını vurgulayan Ağırakça, “Arap, Kürt, Laz ve Çerkez olsun, hangi etnik gruba mensup olursa olsun eğer kardeşlikle hareket edersek bunu başaracağız. Müslümanların bu Çalıştayı'nın da ileride bölgede büyük bir huzura sebep olacağını düşünüyorum. 400'e yakın kuruluşun bir araya gelmesiyle büyük bir meclis veya şura oluşturmaları halinde bir güç olarak barışa büyük katkı sağlayacaklardır. Ama bu halde bırakmamak lazım. Sadece 2 gün bir çalıştay yapıp, herkes kendi evine dönerse bunun faydası kalmayacak. Bunun arkasını getirmek lazım. Barış, Müslümanların eliyle gerçekleşirse olaya farklı bir boyut kazandıracak ve Türkiye'ye samimi bir barış gelecektir.” diye konuştu.
 
“İslami hassasiyet sahibi insanların katılımı önemlidir”
 
Türkiye'deki  pek çok kuruluşu ve STK'yı böyle bir ortamda görmenin oldukça sevindirici olduğuna vurgu yapan Bingöl Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Mehmet Kurt, bugüne kadar sadece belli kutuplar üzerinden çeşitli eylemlere veya keskin söylemlere sıkışmış ifadelerle yürütülen bir sürece farklı bir bakış açısı geldiğini ve bununda süreci rahatlatacağını söyledi.
 
Kurt,  “Belli ideolojilerle bu süreç götürülüyordu. İslami grupların Kürt meselesine yaklaşımları, bu konuda çözüm önerileri ve bunları tartışabilecekleri bir zeminin, ittifakın olması, sürecin geniş tabanlara yayılması ve doğu ve güneydoğuda geniş bir kitlesi olan İslami hassasiyeti olan Kürtlerin sürece katılımları çözüm açısından oldukça önemli. Bu açıdan bunu oldukça önemsiyorum.” ifadelerini kullandı.
 
“Süreçte bütün Kürtler muhatap alınmalı”
 
Hükümetin PKK ile bir müzakere yürütmesinde sakınca görmediğini aktaran Kurt son olarak şunları söyledi:
 
“30–40 yıllık bir iç savaşın, pek çok şiddet olayının ve kökeni çok daha geçmişe götürülebilecek bir Kürt sorununun bu gün geldiği nokta ile itibariyle silahların bırakılması elbette ki PKK ile görüşülecek bir meseledir. Ancak, bunula birlikte silahların bırakılması sonrasında geniş Kürt tabanları, farklı isteklere sahip Kürtlerin arzu ve istekleri açısından bu sürecin sadece belli bir gruba odaklanmaması, belirli komisyonlar üzerinden tarafların hepsinin bir arada buluşmaları oldukça önemlidir. Meselede kalıcı barışın sağlanması için tarafların masanın etrafında buluşmaları ve müzakereler yapmaları, görüşmeler yapmaları barışın kalıcılığı açısından oldukça önemli.”  (Fikret Özkan / Ali Fidancı –
Editör: Haber Merkezi