Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi sınırları içinde bulunan ve Dicle Nehri kıyısında yer alan 8 bin yıllık Hevsel Bahçeleri (Baxçeyên Hewselê), olumsuz tüm koşullara rağmen ayakta durmaya çalışırken, geçtiğimiz günlerde UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınarak bir kere daha dikkatleri kendine çekmişti.

Diyarbakır’ın Hasırlı Mahallesi’nde bulunan tarihi surların ardındaki Hevsel Bahçeleri, Türkiye’nin sayılı, bölgenin ise en büyük kuş cenneti olma özelliğini taşıyor.

Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Surları ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli araziye sahip olan Hevsel Bahçelerinde 180 kuş türüyle beraber çok sayıda kemirgen ve sürüngen hayvan yaşıyor.

Kuş sesi dinlemek isteyen sultanların piknik yeri

Eski dönemlerdeki sultanların kuş sesi dinlemek için Hevsel bahçelerine gelerek piknik yaptıkları söylenirken, Hevsel Bahçeleri’nin kalabalık sürüler halinde gezinen Boz Alamecekler ile Pembe göğüslü ötleğenlere ve Türkiye’de nadir bulunan yaz atmacalarına ev sahipliği yaptığı biliniyor.

Hevsel bahçelerinde, Kertenkele ve sürüngenlerle beslenen Şahin, Kızıl Şahin, Arı Şahini, Yılan Kartalı, Gökçe Delice, Kukumav, Kerkenez ve Küçük Kerkenez gibi yırtıcı kuşlara da yılın hemen hemen her mevsiminde rastlamak mümkün.

Bahçenin aynı zamanda bir vadi olması ve yiyeceğin bol olması kuşları çeken faktörler olarak bilinirken, göçmen kuşları Dicle Vadisini ve Hevsel Bahçelerini bir istasyon, dinlenme, barınma ve de bir korunma yeri olarak kullanıyor.

Diyarbakır’ın meşhur karpuzu bu bahçelerde yetişti

Diyarbakır’ın güneybatısında yer alan Hevsel Bahçeleri, uzun yıllar boyunca Diyarbakır’ın sebze ve meyve ihtiyacını karşılarken, nehrin kıyısındaki bahçelerde bulunan güvercin gübresinden yararlanılarak ünlü Diyarbakır karpuzları yetiştirildi.

Biyolojik çeşitlilik bakımından da önemli bir yere sahip olan Hevsel Bahçelerinde; kirpiye, tilkiye, sansara, domuza, su samuruna ve sincapa rastlamak da mümkün.

Hevsel Bahçeleri Evliya Çelebi’nin gözlerini kamaştırdı

Evliya Çelebi Diyarbakır’a geldikten sonra kendi Seyahatname’sinde Diyarbakır’a ve Hevsel bahçelerine geniş yer vermiştir.

Şehre gelen Evliya Çelebi patlıcan tarlalarını görünce, ‘Eyvah!’ der ve ekler. ‘Burada bana çok iş düşeceğe benzer. Asık suratlı mide şikâyeti olan insanlarla karşılaşacağım’ der. Ancak Kente girdiğinden sağlıklı ve sıcakkanlı insanları gördüğünde şaşırır. Sonra Mardinkapı’dan çıkıp Hevsel Bahçeleri’ni ve Dicle kıyısındaki karpuz bostanlarını görünce; “Demek ki patlıcanın zararlarını bu bahçelerde yetişen karpuzlar gideriyor.” diye çıkarım yapar.

Hevsel bahçelerinde artık bir karpuz dahi yetişmiyor

Bugünlerde ise Dicle’nin kıyısında yetişen kavun ve karpuzların yerini göbekli marullar almış. Bölge insanı, bu durumu çevre il ve ilçelerden gelen ürünlerin çok ucuza satılmasına ve Dicle nehrine yer yer akıtılan atıkların neden olduğuna bağlıyor.

Uzun yıllardan beri Diyarbakır’ın sebze ve meyve ihtiyacının karşılandığı Hevsel Bahçeleri’nde tarım halen yapılmaktayken çiftçiler, zamanın şartları ve bilinçsiz insanların vurdumduymazlığının etkisiyle Hevsel Bahçelerinin eskisi gibi ne karpuz yetiştirdiğini ne de bir meyveyi olgunlaştırabildiğini söyledi. 

“İnsanlar eskiden nehrin kenarında hüllerde serinlerdi”

Hevsel bahçelerinde tarım işi yaparak geçimini sağlayan Garip Uğurlu, kent halkının eski dönemlerde Hevsel’in nehre yakın yerlerinde yaz aylarında kamıştan ve tahtadan yapılan hüllerde serinlediğini ifade etti.

Yıllardan beri Hevsel Bahçelerinde çiftçilik yapan Uğurlu, çevre il ve ilçelerinden gelen meyve ve sebzelerin piyasayı olumsuz etkilediğinden dolayı hiçbir üründen para kazanamadıklarını söyledi.

Yerli ve yabancı turistlerin sık sık Hevsel Bahçelerini ziyaret ettiklerini belirten Garip Uğurlu, son zamanlarda gelişen şiddet olaylarından dolayı ziyaretlerin kesildiğine dikkat çekti.

Hevsel Bahçelerinin yeni köprü ile eski köprü arası 4 bin dönüm olduğuna değinen Garip Uğurlu, meyve ağaçları hastalığa yakalandığı için meyvelerin çoğunun çürüdüğünü söyledi.

Bundan yıllar önce hiçbir ilaç veya aşı türü kullanmadıklarını ifade eden Uğurlu, “Daha önce doğaya bırakıyorduk. Ne güzel meyveler çıkıyordu.  Ancak şimdi batıdan ilaç getirdik. Meyveler uyum sağlayamadı. Bitlendiği için hepsini kesmek zorunda kaldık. Eskiden aşısız yetişen ürünler, şimdi ise aşı dahi çürümekten kurtaramıyor.” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi