Yazımıza şu soru ile başlayalım. Hastalık bir musibet midir?  Çoğumuz bu kanaatte olabilir. ancak ben böyle düşünmüyorum. Bu yazıyı yazmadan önce muhterem pederim beyin kanaması geçirmişti. Bir kaç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra normal tedavisi için klinik servisine alındı. Hamd olsun hayati tehlikeyi atlattı. Bu arada, geçmiş olsun dilekleri ile duada bulunan tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun. İyi dileklerini ve hayırlarını rabbim daim kılsın. 
    Şu dünya imtihanında, yüce yaradan kulunu türlü türlü imtihanlardan muhakkak geçirecektir. Çünkü, hayatın varoluşunda sınanmak vardır. Bu sınanma müslim, gayrimüslim herkes için geçerlidir. Başa gelebilecek her türlü sıkıntı veya kavuşulacak her türlü arzu karşısında, kişinin tavır ve davranışları kulun karnesine işlenecektir. Hastalıkta, bu sıkıntılardan biridir. Ancak unutulmamalıdır ki her sıkıntı beraberinde yüzlerce hikmet ve fayda barındırır. Önemli olan olaylara bu nazarla bakabilmektir. Allah dostları bu konuyu çok güzel irdelemişlerdir. Üstad bu konuda şöyle der: "Hastalık gafleti dağıtır, âhireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir, öylece hazırlanır. Bazı öyle bir kazancı olur ki, yirmi senede kazanamadığı bir mertebeyi yirmi günde kazanıyor."  
    Gerçektende hasta olan kişinin Allaha yakınlığı, sağlıklı halinden kat kat fazladır. Belki ilimle elde edilmeyen Allaha yakınlık derecesi, hastalık haliyle halisane yakarışlarla elde edilmiş olur. Tıpkı Mewlana hazretlerinin hamdın, yandım, piştim demesi gibi nispeten ağır geçen hastalık hali, kişiyi yakar, sonra pişirir. Kul aczi yetinin farkına vararak halisane bir şekilde rabbine yönelir. Ahiret hayatını önceler. Dünya hayatının şatafatını terk eder. Malayani ile meşgul olmaz. Hakimiyet ve gücün gerçek sahibine teslim olur. Hakikatte düşünüldüğünde, bu şekil bir yaklaşım ariflerin mertebesine denktir. Hasta kişi farkına varmadan ahreti için büyük sermaye toplamıştır. Çekeceği sıkıntılar onun için mükafat hükmüne geçer, günahlarına kefaret olur.
    Olayın bir diğer yansıması, hasta olanın yakın dost ve akrabaları içindir. Belki bu dert münasebeti ile kişinin eş dost ve akrabaları başına toplanır. Küskünlük ve dargınlıklar bir kenara bırakılır. Merhametten gelen gözyaşları akıtılır. Birbirine kenetlenme ve birbirleri ile dayanışma meydana gelir. İslam'ın büyük önem verdiği sıla-ı Rahim düsturu hayat bulur. Bu güzel hasletin meydana gelmesine sebep olan hasta mükafat alır. Yakın akrabalar birbirlerine yaklaşır. İslamın sosyal dayanışma ruhu gerçekleşmiş olur.
    Hastalığın bir başka faydası da bana göre ziyaretçileredir. Çünkü hasta kişi gerek iş hayatında gerekse de sosyal hayatında birçok kimseyle münasebet içindedir. Hastalık sebebiyle onu tanıyan kişiler ziyaretine gelir. Geçmiş olsun dileklerini sunarlar. Aynı zamanda hastanın şahsında kendi durumlarını mukayese ederek Allaha şükrederler. Ahireti hatırlarlar. Hasta ile olan ünsiyetleri artar. Yardımlaşma duyguları kabarır. İmkanlarını kullanarak hasta için bir şeyler yapmanın çabasında olurlar. Bu durum toplumda özlenen yardımlaşma ve dayanışma kültürünü oluşturmaya sebep olur. Meydana gelen her güzelliğe, sebep olanın mükafatı daha çoktur. Olayın başrolünde hasta kişi olduğu için büyük mükafat onundur.
    Görüleceği gibi,  şer olarak gördüğümüz bazı olaylar kendi içinde birçok güzellik barındırır. Yakin bir imanla değerlendirdiğimizde hastalık kişi için sıkıntı olmaktan daha çok mükafat hükmüne geçmiş olur.
    Bu sebepten yine üstadın dediği gibi her halimiz için Allaha hamdu senalar etmek gerekir. Sonuçta mülkün sahibi odur. Sıhhatı verdiği gibi hastalığı veren de odur.
    İşte değerli dostlarım; Babamın hastalığı süresince, ben bu faydaların hepsini bizzat müşahede ettim. Allahtan sürekli afiyet dileyeceğiz. Ancak Allahın bizleri imtihan ettiği sıkıntılarla karşılaştığımız zamanda mümine isyan değil teslimiyet yakışır. Güzel bir sabırla, diken bahçelerinin gül bahçesine dönüştüğünü gören nice Allah dostları vardır. Yazımızı bir ayet ve bir hadisle noktalayalım.
    "Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir" (tegabun 11)

    “Bir Müslüman’a herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (Buharî,  Müslim,)
    Bütün hastalarımıza şifa diler Allahtan sabrı cemil ihsan etmesini niyaz ederiz..
                                          Medeni GÜNER
                                                 Eğitimci