Olayda 2 kardeşini, 3 dayısını ve 3 kuzenini kaybeden Hasan Üstün, olayda devlet birimlerinin ihmali olduğunu ifade ederek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 
Bismil'de, 5 gün önce meydana gelen arazi kavgasındaki ölümlerin şokunu henüz üzerinde atamadı. İlçede 7’den 70’e kadar herkes ülke gündemine oturan bu vahşeti konuşurken, Üstün ailesinin kurduğu taziye ziyaretçi akınına uğruyor. Şu ana kadar bölgenin dışında Türkiye genelinde ve yurtdışından da insanlar taziye için gelirken, Ramazan ayı olmasına rağmen taziye ev dolup taşıyor.
Olayda hayatını kaybeden Üstün ailesinin mensupları yan yana defnedilirken, geride kalanlar hemen her gün bu mezarlıklara gelerek gözyaşı döküyor, dualar okuyor.
8 mensubunu kaybeden Üstün ailesi büyük bir üzüntü ve şok yaşarken, taziye için ilçeye gelen haber ekibimize konuşan Hasan Üstün çarpıcı iddialarda bulundu.
 
Olayda 2 kardeşini, 3 dayısını ve bunların çocuklarını kaybeden Hasan Üstün,5 çocuğu yetim, anne, baba, kardeş ve eşleri de gözü yaşlı bırakan vahşetin perde arkasında farklı hesaplar olduğunu öne sürdü. Olayın geçmişi hakkında bilgi veren Hasan Üstün, “Bunlar arazi üzerinde bizim eski hissedarlarımızdır. Aramızda anlaşmazlık vardı. Ortak olduktan sonra kendi hakkımızı yemeye başladılar. Bizim hakkımız olan yerleri rızamız olmadan kullanıyorlardı. Karakola gittik ve şikayet ettik. Ne yazık ki devlet süreci uzattı ve olaya müdahale etmedi. Karakoldan bize ‘olay yok bir şey yok. Neye geleceğiz?’ dediler. Olayı ciddiye almayanlar bugün yaşadığımız acının da sorumluları arasındadır. Bu devlet malımızı koruyamadığı gibi canımızı da koruyamamıştır.” dedi.
 
‘KARŞI TARAF BU OLAYI TEK BAŞINA YAPAMAZ’
 
Karşı tarafın tek başına olmadığını, perde arkasında bölgede hakim olan feodal eller ve yapılar olduğunu iddia eden Hasan Üstün, olayın yaşandığı gün karakolda tehdit edilmelerine rağmen güvenlik güçlerinin önlem almadığını da söyledi. Üstün, şöyle devam etti :” Karşı tara akıl verenler, onları yönlendirenler var. İşin perde arkasında başkaları var. Olayın olduğu gün karşı tarafla beraber karakola gittik. Karakolda önünde nahoş olaylar oldu. Hakaretler ve tehditler oldu. Karşı taraf silahlarıyla beraber arazinin üzerine gitti. Karakol bizimkileri bekletti. Onlar gittikten çok sonra bizimkiler karakol tarafından bırakıldı. Bir de baktık ki arazimizi sürüyorlar. Bizimkiler tedbirsiz ve silahsızdı. Karşı taraf ağır silahlarla bizimkileri taradı. O kadar vahşet oldu ki olayda görgü tanığı kalmasın iz kalmasın diye yaralı olanları da yakın mesafeden vurdular. “
 
‘AZMETTİRİCİLER NEREDE, ONLAR BULUNMALI’
 
Yaşadıkları acının tarif edilemez boyutta olduğuna dikkat çeken Üstün, devletin, istemesi halinde gerçek failleri hemen bularak olayı aydınlatacak gücü olduğunu kaydetti. Üstün, şöyle devam etti :”2 kardeşimi ,3 dayımı ve dayılarımın 3 çocuğunu olayda kaybettik. Olayla ilgili çevrede yığınla kovanlar ve kurşun izleri var. Tam bir insanlık suçu ve vahşet. Bunları yönlendirenler var. Olayın arkasında başka eller ve güçler var. Yoksa bunların tek başlarına bu işi yapacaklarına inanmıyoruz. Bunlar figüran asıl failler ve azmettiriciler başkalarıdır. Olayla ilgili tüm deliller ilgili birimler tarafından toplandı. Biri seni dürtmezse, ‘git bunu yap arkandayız’ demese bu olay nasıl olur?. Koskoca Gezi parkı olayından sonra devlet olaya karışanları tek tek buldu. Bu devlet güçlüdür, isterse bu olayı hemen aydınlatır. Devlet bu olayın gerçek faillerini, azmettiricilerini bulmalıdır. Bunu yapanlar tek başına değil. Devlet üzerine giderse ve çözmek isterse gerçek katiller elbette açık vereceklerdir. Olayla ilgisi olmadığı halde ‘biz yaptık’ diyerek suçu üstlenmek isteyenler olduğunu duyuyoruz. Azmettiriciler, perdearkasındakiler kayıp. Bunların bulunmasını istiyoruz.”
 
‘TOPRAK REFORMU YAPILMAZSA ACILAR DEVAM EDER’
 
“ Müslümanız diyoruz ama böyle mübarek bir ayda acımasız şekilde vahşi şekilde 8 yakınımız böyle öldürüldü. Bu ne vicdansızlıktır, bu ne mal hırsıdır ki bu vahşeti yaptırıyor.” diyen, benzer acıların yaşanmaması için toprak reformunun şart olduğunu da ifade etti. Üstün, “Bu olayların ana sebebi arazi anlaşmazlıklarıdır. Kan davalarının yüzde 90’dan fazlası bundan dolayı meydana geliyor. Toprak reformu yapılmadığı sürece bu acılar yaşanmaya devam edebilir. Bu konuda devletin büyük ihmali var. Maalesef durumu bildirmemize rağmen önlem alınmadı. Canımız yandı, hayatımız karardı. Bundan sonra başka acılar yaşanmasın. Bunun için devlet toprak reformu yaparak bunların önüne geçmelidir.” dedi.
 
Kaynak: Diyarbakır Söz
Editör: Haber Merkezi