Hrant Dink Vakfı tarafından düzenlenen, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası (DTSO) ile Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) tarafından desteklenen “Diyarbakır ve Çevresi Toplumsal ve Ekonomik Tarihi” konulu bilimsel toplantı Sümerpark Ortak Yaşam Alanı içindeki Resepsiyon Salonu'nda başladı.

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile kentin iş dünyası ve sivil toplum örgütü ile çok sayıda akademisyen ve araştırmacının ilgi gösterdiği toplantının açış konuşmasını Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptı. Baydemir, 1976'da ilk olarak devletle tankların nohut tarlalarına girişi ile tanıştığını, ilk öfkesinin ise askerlerin meydanda topladıkları yaşlıların sırtlarına köyün gençlerini bindirmesiyle oluştuğunu söyledi.

Geçmişte yaşananlardan söz eden Baydemir, “Geçmişi bilmeden, yüzleşmeden, hesaplaşmadan ve kabul etmeden özgür ve aydınlık bir gelecek kurgulanamaz” dedi. Özür dilemenin aslında telafi etmek olduğunu da belirten Baydemir, Büyükşehir Belediyesi'nin Ortadoğu'nun en büyük Ermeni Kilisesi olan Surp Giragos Kilisesi'ni restore ederek aslında vicdanları da restore etme çabası olduğunu vurguladı.

Yaptıkları bir çalışmadan da söz eden Baydemir, geçmişte Ermenilere ait olan bir arazinin kısmen belediye tarafından kısmen de yurttaş tarafından işgal edildiğini ve yine üzerinde 7-8 katlı bina yapıldığını belirterek, “Şu anda bunu cemaate iade şansımız yok. Cemaate bu arazinin değeri kadar bir araziyi veremez miyiz? Ancak bu şekilde telafi etme yoluna gidilebilir. Bu küçük bir model olabilir mi? Bütün ülkede bir başlangıç olabilir mi? Bunu tartışamaz mıyız?” diye sordu.

Taşlar dile gelse hangimizin yüreği anlamaya dayanır

DESOB Başkanı Diyadin Gezer ve DİSA Başkanı Dr. Necdet İpekyüz'ün de birer açış konuşması yaptığı toplantıda, Hrant Dink Vakfı'ndan Rakel Dink bir konuşma yaptı. “Hepimiz hoş geldik” diyerek başlayan Dink, Van'da yaşamını yitirenleri de andı. Konuşmasını Türkçe, Kürtçe ve Ermenice yapan Rakel Dink, Hrant Dink'ten alıntılar yaptı. “Taşların dili olsa da konuşsa” diyen Rakel Dink, “Eğer taşlar dile gelse hangimizin kulağı duymaya, yüreği anlamaya dayanır. Mesela 100 yıl önce burada yaşayanların başına neler geldi? Niye bu toprağın insanları buradan gittiler?” diye sordu. 

Hafıza bu topraklara geri dönüyor

Hrant Dink Vakfı'ndan Cengiz Aktar da “Hafıza bu topraklara geri dönüyor” diyerek son yıllarda geçmişte yaşananlar konusunda insanların duyarlılıklarından söz etti. Bu duyarlılığı kategorilere ayıran Aktar, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin öldürülen Ermeni gazetecileri anımsadığını, yerleşim birimlerinin Ermenice adlarının hatırlandığını söyledi. Gençlerin kendi soy ağacını oluşturduğunu, kimilerinin dinine geri döndüğünü, Surp Giragos gibi kiliselerin onarıldığına dikkat çeken Aktar, Belge Yayınları'nın 1995'te bastığı kitaplara, Aras Yayınevi ve Agos gazetesinin işlevlerinden söz etti. Aktar Mehmet Emin Bozaslan, İsmail Beşikçi gibi aydınların da katkılarını andı ve toplumun büyük bir bölümünün yaşananları inkar etmediğini sadece “öğrendiği yanlışı tekrar ettiğini” söyledi.

Oran sorunun bilançosunu verdi

Prof. Dr. Baskın Oran “1839'dan sonra Anadolu: Devlet, Müslümanlar ve gayrimüslimler” konulu bir açış tebliği sundu. Devlet, Kürt ve Ermeni ilişkilerini anlatan Oran, İstanbul ve Doğu Anadolu Ermenilerinin farklı sınıfsal dinamikleri olduğunu sonuçlarının birbirinden farklı olduğunu söyledi. 2925 yerleşim noktasında 1,5-2 milyon Ermeni yaşadığını, bunlardan 300-800 bininin öldüğünü 60 binin dışındakilerin anavatanlarından söküldüğünü belirten Oran, 2200-2538 kiliseden İstanbul dışında sadece 8 tanesinin kaldığını, 451 manastırdan kalan olmadığını, 173 bin öğrencisi bulunan 1996 okuldan İstanbul'dakilerin dışında okul olmadığını anlattı. 1736 düşünce ve sanat insanının öldürüldüğünü bunlardan 600'ünün sadece 24 Nisan 1915'te öldürüldüğünü belirten Prof. Dr. Oran, 103 Ermeni gazete ve dergisinden bugün İstanbul'da sadece 3 tanesinin bulunduğunu kaydetti. Ermenilerin kültürel ve sosyal yaşantıları ile ilgili resmi ve belgeleri de gösteren Oran, 1919'da Erzurum Kongresi'nin yapıldığı Sanasaryan Koleji'nin yanmadan önceki ilk halinin fotoğrafını gösterdi.

Anadolu burjuvazisi yok edildi

Ermeni sorununun devlet ve Müslümanlara olan etkisini de anlatan Prof. Dr. Oran, sorunun Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa soktuğunu ve yok ettiğini, Anadolu'nun imalat ve ticaret burjuvazisini yok ettiğini söyledi. Sermayenin Türkleştirilmesi ile sınaileşmeyi en az 50 yıl ertelediğini ve Anadolu'yu tümüyle fukaralaştırdığını belirten Oran, yüksek kültürel dokuyu yok ettiğini kaydetti. Cumhuriyetin olayı gizlemesi üzerine bina edildiğini ifade eden Oran, 1915'in derin devletin ilk eylemi olduğunu ve yerleşerek emsal olduğunu belirtti. Sorunun dış politikada özellikle 1970'ten sonra Cumhuriyetin boynuna çeki taşı olduğunu kaydeden Oran, Ermenilerin Türkiye'ye dönmelerinin engellendiğini, dönmeyenin mallarına el konulduğunu anlatarak ileride sorunun daha da büyüyeceğini söyledi.

Çok sayıda akademisyen katılıyor

Toplantı 12 Kasım Cumartesi ve 13 Kasım Pazar günleri “Diyarbakır ve Çevresinin Genel Bir Panoraması”, “19. Yüzyılın İkinci Yarısında Sosyo-Ekonomik Düzen ve Düzenin Bozulması”, “Bölgeye Yönelik Osmanlı Siyaseti ve Filizlenen Milliyetçilikler”, “Diyarbakır'da Şiddet, Pogrom ve Soykırım” ve “Birinci Dünya Savaşı'ndan Cumhuriyet Dönemine Sosyo-Ekonomik Durum” başlıklı oturumlar yapılacak. Nilay Özok Gündoğan, Seda Altuğ, Kerem Soylu, Cuma Çiçek, Mehemed Malsîsanij, Sait Çetinoğlu, Ahmet İnsel, Fazıl Hüsnü Erdem gibi akademisyen ve araştırmacıların yanı sıra yurt dışından da Davit Guant, Herve Georgelin, Raymond Kevorkian, Hans Lukas Kieser, Janet Klein, Barbara J. Merguerian, Vahe Tachjian, Jelle Verheij gibi akademisyen ve araştırmacılar tebliğler sunacak.

Sempozyum boyunca Osman Köker'in hazırladığı “Eski Diyarbakır'da Ermeniler” adlı sergi de Surp Giragos Kilisesi'nde gezilebilecek..

Editör: Haber Merkezi