AK Parti'nin eski Genel Başkan Yardımcı Dengir Mir Mehmet Fırat Başbakan'ın son Dersim açıklaması ve özrünün yaratacağı gelişmeleri ve sonuçları değerlendirdi.

Başbakan'ın son Dersim açıklamasını ve özür dilemesini nasıl değerlendirdiniz?

Her ne kadar 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasında da çok açık bir özür dileme olduysa da... Hatırlayın... Başbakan o konuşmasında, "Birçok haksızlıklar yapıldığını biliyorum. Bundan dolayı Kürt vatandaşlarımızdan özür diliyorum" demişse de, son Dersim açıklaması çok önemli bir başlangıçtır. Daha da ötesi bu bir kırılma noktasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kez kendi tarihiyle yüzleşmesidir. Başbakan'ın bu açıklaması kutlanması gereken çok cesur bir adımdır. Yalnız şu da var. Bu tarihin içinde, sadece Dersim değil, Türkiye'nin özür dileyeceği yüzlerce olay var.

Türkiye devletinin özür dilemesi gereken başlıca olaylar neler?

Ben size şimdi bir kitap hediye edeyim ve o kitaba hemen birlikte bakalım. Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları adıyla yayımlanmış iki ciltlik bir kitap bu. Bunlar, Genelkurmay'ın kendi resmî belgeleri!

Kendi belgeleri mi?

Evet. Çok enteresan! 1946'daki Genelkurmay Başkanı, herhalde "Bakın bugüne dek bunlar yapıldı. Bundan sonra da yapılabilir" diyerek ibretiâlem olsun amacıyla o güne kadarki Kürt isyanlarını, askerî harekâtları da içeren bir şekilde küçük kitapçıklar halinde yayımlatmış. Fakat bir süre sonra Genelkurmay bu yayımladığı belgeleri toplatma kararı almış ve kendi kitapçıklarını yasaklamış. "Geçmişte 40 küsur Kürt isyanı vardır" diye hep söylerler ya...

Geçmişte bu kadar Kürt isyanı yok mu?

Yok. Hatta Demirel'in, "Geçmişte kırk küsur Kürt isyanı var. Son isyanı da bastırırız" diyen meşhur bir sözü vardır. Oysa Genelkurmay belgelerini okuduğunuzda, bu isyanların hiçbirinin olmadığını görüyorsunuz. Aslında bu askerî harekâtların tamamen birer tenkil hareketi olduğunu görüyorsunuz.

Tenkil ne demek?

Bastırma, yok etmek, sürmek anlamında kullanılıyor tenkil. Raçkotan'dan Raman'a, Mutki'den Oramar'a, Koçuşağı'dan Bicar'a hiçbiri isyan değildir. Genelkurmay belgelerinde bunu görüyorsunuz. Bunların tamamı tenkildir. Zaten Kürt tarihinde iki isyan vardır. Bir Şeyh Sait İsyanı, iki Ağrı İsyanı. Ama kırktan fazla harekât yapılmıştır ve Dersim de işte bu tenkil harekâtlarından biridir. Ulus-devlet kurmak ve tek tip insan yaratmak için yapılmış asimilasyon harekâtlarıdır bunlar. Bu yüzden devletin özür dilemesi gereken olay sadece Dersim değildir. Genelkurmay belgelerinde bunu görüyorsunuz.

Belgelerde başka neyi görüyoruz?

Kürtlerden ilkel, hayvansal bir topluluk olarak, dağın arkasındaki medeniyetin ne olduğunu bilmeyen bir sürü olarak bahsediyor. Kürtlerin tek bildiği şeyin bir avuç Mısır ile bir avuç buğdaydan ibaret olduğunu söylüyor. Tek parti döneminde yapılmış lokal harekâtların dışındaki bütün büyük harekâtlar Genelkurmay'ın yayımladığı bu belgelerde var.

Dersim konusunda bu kadar cesur ve uygar bir davranış gösteren Başbakan Erdoğan'ın Kürtlerin bugünkü hakları konusunda son zamanlarda böylesine tutuk olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

Türkiye'deki Kürt sorunu bir vatandaşlık sorunudur. Bu ülkede ikili bir sistem var. Bir, vatandaşlar var. Bir de tebaa var. Türkler vatandaş, Kürtler ise tebaa. Vatandaşa haklarını verirken lütfetmezsiniz ama tebaaya haklarını verirken lütfedersiniz. Eğer bu ikili sistem kaldırılırsa, ortada Kürt problemi diye bir şey kalmaz. Herkes vatandaş olur ve eşitlik sağlanır.

Bu durumda Kürt-Türk eşitliği, herkesi vatandaş yapacak olan yeni, sivil-demokratik bir anayasa yazılarak sağlanabilir. Öyle değil mi?

Benim yeni anayasa yapılacağına dair bir ümidim yok. Bu Meclis'ten yeni bir anayasa çıkmaz. Zaten çıkmaması için her türlü şey yapıldı. İki parti, "Mevcut anayasanın üç değişmez maddesi değiştirilemez" diye kırmızıçizgiler koydu. Değişmez maddeler kalacaksa, o zaman yeni bir anayasa yapmaya gerek yok ki... Böyle bir yöntemle anayasa yapılmaz!

Bu anayasa yapma yöntemi AK Parti tarafından da kabul edilmedi mi?

Evet. AK Parti'yi dışarıda tutmuyorum ki. Anayasanın bu yöntemle yapmakta uzlaşanlardan biri de AK Parti.

Meclis'teki dört parti, yeni anayasa yapma konusunda değil de, anayasa yapmama konusunda uzlaştılar, öyle mi?

Evet. Dört parti, yeni anayasanın çıkmaması için anlaştılar. AK Parti'yi bunlardan ayırmıyorum. "Dört partiden biri çekildiği takdirde Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağılacak" ilkesinde anlaştılar. Böyle bir ilkede anlaşmak demek, "biz yeni anayasa yapmayacağız. Bizim yeni anayasa yapma niyetimiz yok" demektir. Biz 2007'de de anayasa çalışması yapmıştık. O anayasa komisyonunun başkanı bendim. O yüzden ben bir anayasanın önündeki engelleri çok yakından yaşayarak biliyorum.

Sivil anayasa yapma konusunda AKP, 2007'de büyük bir fırsat kaçırmadı mı sizce?

Olayın arka planını bilseydiniz... O günkü şartlarda yeni anayasa yapılamazdı. Bize, anayasa yapılmayacak diye açık açık telkinler geldi.

Nereden geldi? Askerden mi?

Oralardan geldi. "Yeni bir anayasa yaptığınız takdirde parti kapatılır" dediler. Nitekim bir hafta sonra AK Parti'yi kapatma davası açıldı. O gün sivil anayasayı yapma konusunda sayısal çoğunluğumuz yeterliydi ama demokratik çoğunluğumuz yoktu. Türkiye, yarı demokratik bir ülkeydi.

Şimdi demokratik çoğunluk var. Sivil anayasanın yapılmamasının bugünkü arka planı nedir? Sivil anayasayı yapmama konusunda AK Parti kiminle mutabakat sağladı?

Bilemiyorum. O da zaman içinde görülebilir. Çok enteresandır. İki parti anayasanın değişmez maddelerine dokunulmasın diye kırmızıçizgilerini açıkladıktan sonra AK Parti'den de bazı yetkililer "Bu üç maddeye dokunmasak olur" diye beyanat verdiler. Bu beyanatı duyduktan sonra AK Parti'nin yeni anayasa yapmada ayak sürüdüğü kanısı bende hâkim olmaya başladı. Kaldı ki ben Kürt meselesinin halli için anayasa değişikliği yapılması gerektiği kanısında değilim.

Niye? Eşitliği sağlayacak "vatandaşlık" tanımını Anayasa'da yapmadan Kürt meselesi nasıl çözülecek?

Biz önce gülünç yasaklardan kurtulmalıyız. TRT Şeş açıldı diye övünülüyor. Peki, Kürtçe diliyle ilgili program yapmanın yasak olduğunu biliyor musunuz? TRT Şeş'te çocuklara yönelik program yapılmasının yasak olduğunu biliyor musunuz? Niye yasak? Çünkü dili öğrenecek olan çocuktur. Çocukların Kürtçe öğrenmelerinin önüne geçmek için konulmuş bir yasak bu...

TRT Şeş'i açan ve yönetmeliğini yapan AKP değil mi?

Evet öyle. Dünyada çeşitli alfabeler var. Siz hiçbir ülkede harf yasağı duydunuz mu? Q, X, W harfleriyle ilgili yasakların kaldırılması için Anayasa değişikliğine gerek yok ki. Sizin hâlâ harf yasakladığınız duyulsa, ancak mizah dergilerinin sayfalarında yer alabilirsiniz dünyanın. Gülünç yasaklardan biri de yer isimleri. Kürtçe yer isimleri iade edildi mi?

Edilmedi mi?

Edilmedi. Bunun için Anayasa değişikliğine gerek var mı? Yok. Bakın, bir de Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı halk eğitim merkezleri var. Bunların amacı vatandaşa çeşitli beceriler ve diller öğretmek. Hangi yabancı dillerin öğretileceğine bakanlık karar veriyor. Listede yüze yakın dil var ama Kürtçe, Lazca yok. Bakanlıkta genel müdürün listeye Kürtçeyi, Lazcayı eklemesi yeterli. Bu bile yapılmıyor. Biz bu gülünç yasaklarla zaten Kürtlere "sen vatandaş değilsin" diyoruz. Anayasa'yı, "sen eşitsin" diye değiştirsek ne yazar? Bu gülünç yasaklarla Kürtler gene vatandaş olmayacak ki! Biz neyin kavgasını veriyoruz?

Erdoğan'ın 2005'te Diyarbakır'da Kürtlerden özür dilediğini hatırlattınız. Bu gülünç yasakların kaldırılmamasını nasıl açıklıyorsunuz şimdi?

Hepimizin hak, özgürlük ve eşitlik algılarımız farklı. Bu farklılık aldığımız eğitim sürecinden, yetiştiğimiz toplumdan kaynaklanıyor. Her şeyden evvel beynimizin sınırları var. Demokrasi ve özgürlüklerle ilgili sınırlarımız var. Herhalde o sınırlara dayanıldı.

Tayyip Erdoğan demokrasi ve özgürlük anlayışının sınırına mı geldi?

Hepimizin sınırları var. Tayyip Bey de belki sınıra geldi. "Ne isteniyor benden? Daha fazla ne istiyorsunuz? İşte TRT Şeş'i verdim" diyebilir. TRT Şeş'i verdiniz ama, bu kanalda çocuğa uykudan önce bir Kürtçe masal anlatamıyorsunuz. Yasak bu! Mesela soyadı konusu var. Siyasi Partiler Yasası'ndan Terörle Mücadele Yasası'na kadar bir sürü yasak var. Bunlar tek maddelik bir kanunla bir günde toptan değiştirilebilir. Şu, şu, şu kanunun şu maddesi yürürlükten kaldırıldı dediğiniz zaman, sizin anayasada vatandaşlık anlayışını değiştirmenize lüzum kalmaz.

 

Haberler.com

Editör: Haber Merkezi