Türkiye genelinde binlerce  arazi imar planları değiştirilerek, yol, yeşil alan, park alanı ve okul alanı gibi kamusal hizmet alanları olarak belirlendiği için üzerine sahibi tarafından bir civi dahi çakılamıyor.

Vakti zamanında birikimleri ile bin bir umutla yatırım amaçlı aldıkları araziler üzerinde piknik yapmak çadır kurmak gibi geçici eğlence aktiviteleri dışında hiçbir  tasarrufta bulunamayan mülk sahipleri kamulaştırılma yapılmadığı içinde yıllardır devlet tarafından el konulan arazilerinin vergisini de kuruşu kuruşuna ödemeye devam ediyor.

Türkiye genelinde toplam değeri milyarlarca TL olan bu arazilerin sahipleri ise tabiri caiz ise varlık içinde yokluk çekiyor. Söz konusu uygulamanın mağdurlarından olan ve yaşadığı köyde farklı farklı alanlarda 60 dönüme yakın arazisi bulunan mağdur bir mal sahibi ise bu kadar mülkü olmasına rağmen halen kirada oturuyor.

MECLİS ŞİKÂYET YAĞMURUNA TUTULDU

Yıllarca kamulaştırma yapılmasını bekleyen vatandaşlar Meclisi de şikâyet yağmuruna tuttu. Konu ile alakalı çok sayıda şikayet dilekçesi gelmesi üzerine Meclis Dilekçe Komisyonu konu ile alakalı gelen onlarca dilekçeyi değerlendirdi ve belediyelerle kamu kurumlarını kusurlu bularak Meclise sunulmak üzere bir rapor hazırladı. Konun neden çözülmediğinin ve çözüm önerilerinin yer aldığı rapor TBMM Genel Kurulu’nda yakın zamanda görüşülecek.

SADECE OKUL ARAZİSİ OLARAK GÖRÜLEN 8 BİNE YAKIN ARSA VAR!

Türkiye genelinde toplam değeri  milyarlarca TL’yi bulan binlerce arazi bu durumda bulunuyor. Meclis dilekçe Komisyonunun hazırladığı raporda yer alan bilgiye göre ise Türkiye genelinde sadece 7 bin 435 adet okul alanı olarak belirlenen 64 bin 422 m2 arsa bulunurken bu arazilerin toplam değeri ise 11,5 milyar TL gibi astronomik bir rakam ile telaffuz ediliyor.

YARGITAY’DAN TARİHİ KARAR!

Devletin ilgili birimleri tarafından bütçe yetersizliğinden dolayı yatırım planlarına alınamadıkları için yıllardır kamulaştırma bekleyen ve üzerlerine kamu amaçları doğrultusunda bir çivi dahi çakılamayan bu arazilerin sahipleri yasal yollardan haklarını aramak için her ne kadar mahkeme kapılarını aşındırsalar da kanuni bir takım boşluklardan ötürü söz konusu idarelerin kamulaştırmaya veya eyleme zorlanamayacağı gibi gerekçeler öne sürüldüğü için hiçbir şekilde olumlu sonuç alamıyordu.
 
Fakat durumun evrensel hukuk kurallarına (AIHS Ek Protokol No -1) açık aykırılığı Yargıtay’ın konu hakkında görüş değiştirmesine neden oldu.

Artık imar planından sonra ilgili idare söz konusu mülkü her hangi bir işlem yapmadan bekletirse idarenin bu tutumu mülkiyet hakkının özüne dokunduğundan bu durum hukuka aykırı olarak değerlendirilecek ve devlet tarafından el atılan ve yasal sureler içerisinde kamulaştırması yapılmayan arazilerin sahipleri dava yoluyla kamulaştırmasız el atma hükümleri uyarınca devletten  arazisinin bedele çevrilmesini  ve değer karşılığının verilmesini  isteyebilecek.

DEVLETİN KASASINA CİDDİ YÜK BİNECEK

Yargıtay’ın konu ile ilgili vermiş olduğu karar devletin bütçesinede ciddi yük bindirecek. Sadece okul arazilerinin toplam değerinin 11.5 milyar TL olduğu göz önüne alındığında ve yol, yeşil alan, park alanı gibi kamusal hizmet alanlarının yer aldığı kamulaştırmasız el atma pastasında en ufak payı okul arazilerinin aldığı düşünüldüğünde ortaya on milyarlarca TL’lik çok ciddi rakamlar çıkacak.

‘’ESKİDEN EL ATILAN MÜLKÜN ÜSTÜNE BİR BARDAK SU İCİLİYORDU’’
 
Yargıtay’ın son aldığı karardan önce özel mülkünün imarı kamusal hizmetler doğrultusunda yeşil alan, okul veya sağlık alanı seklinde değiştirilen vatandaşa mevcut idare tarafından fiilen el atma olmadığı ( Kamu amacı doğrultusunda kullanılmadığı ) sürece her hangi bir bedel ödenmediğini söyleyen Gayrimenkul Hukukçusu Avukat Emre Alcan;

 ‘’ Sızın boğazın en güzel yerinde 15 milyon TL’lik araziniz olsa bile imar planlarında yapılan değişiklik ile arazinizin yeşil alan olması durumunda arazinize hiçbir yatırımcı bırakın 15 mılyon doları 500 bin dolar dahi vermez.  Yani böyle bir durum karsısında vatandaş eskiden arazisinin etrafındaki emsalleri ne kadar değerli olursa olsun mülkünün üstüne tabiri caizse  oturup bir bardak su içiyordu ve ancak isterse hafta sonu gidip piknik yapabiliyordu. O yüzden böylesine ciddi mağduriyetler yaşatan uygulamalar ile ilgili düzenlemeler şarttı, bu adımda geçte olsa atıldı. ’’ dedi.

Yargıtay’ın 2010 yılının Aralık ayında vermiş olduğu karar ile Kamulaştırmasız el atma davalarında yeni bir dönemin başladığını söyleyen Alcan, evvelden mağduriyetin giderilmesine yönelik bedelin tazmini davası açılabilmesi için ön şart olarak idarenin fiilen el atması şartı aradığını ancak yeni alınan kararın ilgili idare işgal etmesede yapılan imar değişikliklerinde dolayı siz arazinizden faydalanamıyorsanız buranın bedelini tazmin edebilmeniz için bedel tazmin davasını açmaya imkan verdiğini belirtti.

ARTIK 1 YIL GİBİ KISA SÜREDE ÇÖZÜLÜYOR

Yargıtay’ın emsal teşkil eden kararından sonra bu mağduriyetlerin 1 yıl gibi kısa bir sürede çözüleceğini dile getiren Alcan, arazilerin bedellerinin tespiti noktasında ise yakın yerlerde yer alan emsallerine bakılarak ortaya bir rakam çıkartıldığını ve bilirkişi raporu ile ilgili mahkemeye sunulduğunu söyledi.

 

Haber7.com

Editör: Haber Merkezi