Kadir Gecesi; hüküm ve takdir gecesi anlamına geldiği gibi değerli, şerefli ve yüce anlamına da gelmektedir.

Bu geceye hüküm ve takdir gecesi anlamına gelen ‘Kadir Gecesi' denilmiştir. Çünkü İbn-i Abbas ve diğer bazı âlimlerden rivayet edildiğine göre; bir sonraki seneye kadar, meydana gelecek olan yağmurlar, rızıklar, hayat vermeler ve ölümler gibi tüm olaylar bu gece takdir edilip hükme bağlanır. Ancak bu takdirden kasıt, kâinat olaylarıyla vazifeli olan meleklere o yılki vazifelerini bildirmektir. Yoksa Allah-u Teâlâ'nın eşya hakkındaki takdiri, yani miktarını belirleyip zamanını tayin etmesi ezelidir.

Ayrıca bu gece; yüksek bir rütbe ve şerefe sahip olan Resulullah(AS)'ın üzerine, şerefli bir melek vasıtasıyla, şerefli bir ümmet için, şerefli bir kitap indirilmiştir. Çünkü bu gece şerefli olan melekler inerler yeryüzüne.

Halil bin Ahmed Rahimehullah da şöyle der: “Kadir Gecesi demek, darlık gecesi demektir. Zira yeryüzü, bu gece inen meleklerle daralıyor.”

Yüce Rabbimiz, bu isimle müstakil bir süre inzal buyurması bu gecenin ne derece faziletli olduğunu anlamak için yeterlidir.

“Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selamdır) o.” (Kadir Suresi: 1-5)

Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor; “Şüphesiz Allah-u Teâlâ, Kadir Gece'sini sadece ümmetime hibe etmiştir. Önceki ümmetlere vermemiştir.”

Peki, böyle değerli olan Kadir Gecesi hangi gecedir?

Bu konuda rivayet edilen bazı hadis-i şeriflere bakalım.

Hz. Aişe annemiz (ra): “Resulullah, Ramazan'ın son on gününde itikafa girer ve şöyle buyururdu: Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son on gününde arayınız.” (Buhari-Müslim)
Buhari'nin bir başka rivayetinde ise “Son on günün tek olan gecelerinde arayınız.” buyruluyor.

Ebu Said el-Hudrî (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (as) ile birlikte Ramazan'ın ortasındaki on günde itikafa girdik. Yirminci günün sabahında (itikaf yerinden) çıkıp bize hutbe verdi, “Bana Kadir Gecesi gösterildi sonra bana unutturuldu, ama siz onu sonlardaki on gecenin teklerinde arayın. Ve gördüm ki su ve çamur içinde secde ediyordum. Kim Allah'ın Resulü ile itikafa girmiş idiyse yine yerine dönsün.” buyurdu. Biz de (tekrar itikaf yerlerimize) döndük. Gökte hiçbir bulut görmüyorduk. Bu sırada bir bulut geldi ve öyle yağmur yağdı ki, mescidin tavanı bile aktı. Mescidin tavanı hurma dallarından idi. Sabah namazı kılındı. Resulullah'ı su ve çamur içinde secde ederken gördüm. Alnındaki çamur izlerini bile gördüm. (Buhari)

Rivayetler uzayıp gidiyor. Bu gecenin, Ramazan'ın 1, 17, 18, 19, 21, 23, 24, 25, 27, 29. gecelerinde, Ramazan'ın tümünde, senenin tümünde olduğu hakkında rivayetler vardır.

İmam Şafii, Ramazan'ın 21. ile 23. gecelerine, daha çok da 21. gecesine meyletmiştir. Naklettiğimiz son iki rivayet de buna delalet etmektedir.

İmam Ebu Hanife'ye göre bu gece, Ramazan ayındadır fakat sabit bir gece değildir. Zira bazen birinci gece olur, bazen de sonuncu gece olabilir. İmam Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre ise sabittir. Fakat hangi gün olduğunu beyan etmemişler.

Abdullah b. Mesud: “Kim tamamen bir seneyi ihya ederse Kadir Gecesi'ne isabet eder” demiştir. (Ebu Davud)

Bu değerli gecenin hangi gece olduğu konusunda kırkın üzerinde görüş vardır. Özellikle belirli bir vakit içerisinde tayin edilmemiştir. Bunun hikmeti açıktır. Zaten Yüce Allah (CC), insanlar devamlı gayret göstersin diye, rızasını, İsm-i Azam'ını, orta namazı, tevbenin kabulünü, kişinin öleceği vakti, cumadaki duanın ibadet vaktini ve gecedeki icabet vaktini gizlemiştir.

Bu mübarek gecenin bin aydan hayırlı olması âlimlerin çoğuna göre kendisinde yapılan ibadete binaendir. Yani bu gece yapılan ibadetler bin ayda yapılan ibadetlerden daha hayırlıdır. Ve bu hayrın miktarını Allah-u Teâlâ'dan başkası bilemez. Kadir Gecesi'ne verilen bu fazilet Allah-u Teâlâ'dan gelen bir fazilettir ve garipsenecek bir durum değildir. Zira Allah-u Teâlâ dilediğini yapar. Hiç şüphesiz bazen az olan ameller, zaman, mekân ve eda ediliş tarzına binaen çok olan amellerden daha faziletli olur. Mesela cemaatle kılınan bir namaz tek başına kılınan yirmi beş (essah olan rivayete göre yirmi yedi) namaz değerindedir.

Hz. Aişe anlatıyor: “Ya Resulullah, Kadir gecesine rastlarsam, ne diyeyim?” dedim. Şöyle buyurdu: Allah'ım, hiç şüphesiz sen çokça affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet! (Tirmizi)

İbn-i Receb der ki: “En mükemmeli, kişinin; namaz, Kur'an-ı Kerim'i okuma, dua ve tefekkürün hepsini yapmasıdır. Zira Efendimiz (SAV) hepsini yapardı. Özellikle de son on günde.”

Bu açıklamalardan anladığımız: Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin hangi gecede olduğu, insanların tembelliğe sürüklememesi için sabit bir gün üzerinde bildirilmemiştir. Her geceyi Kadir Gecesi gibi değerlendirmemiz, özellikle de Ramazan ayının bütün gecelerini (daha da önemlisi son on gecesini) canlı tutmamız gerekir.

Sadece tekli geceler olan 21, 23, 25 ve 27. geceleri ihya ederek diğerlerinde boş durmak olmaz.

Şanı yüce olan Rabbimiz bizleri bu geceyi idrak edip hakkıyla ihya eden ve istifade edenlerden eylesin! Âmin

Editör: Haber Merkezi