Kimileri için doğanın kanunu, kimileri için tenasül için gerekli olan bir zaruret ve kimileri içinse Allah’ın emrine itaattir evlilik. Bu ve buna benzer gerekçeleri ve nedenleri çoğaltmak mümkün. Buraya kadar her şey normal tabi. Fakat evliliğin bilinmeyenlerini, aslında bilinip de toplumun bir türlü bilmek istemediği yönlerini  bu seferki yazımda sizlerle paylaşmak istedim. 
 
EVLİLİK YAŞI UZUYOR, BOŞANMALAR ARTIYOR
Bilindiği üzere günümüzde evlenme yaşı TUİK verilerine göre erkeklerde 26.8, kadınlarda ise 23.6 oldu. Yani evlenme yaşı arttı. Ayrıca bir veri daha aktarmak istiyorum sizlere. Geçen yıl 600 bin 138 kişinin evlenmesine karşılık, 125 bin 305 kişi ise boşandı. Yani bir önceki yıla göre evlenen çiftlerin sayısı yüzde 0.6 azaldı. Boşanan çiftlerin sayısı ise yüzde 1.6 arttı. Bu verilerden hareketle toplumumuzda evlenmenin gittikçe azalış gösterdiğini görüyoruz. Toplumdaki sorunu birazcık da olsa anlamışsınızdır. Şimdi de isterseniz konuyu biraz daha açalım ve teşhis edelim.
 
ZİNA,FAİZ VE BASKIYA KARŞI TEMEL ÇÖZÜM NE?
Toplumumuzda evlenme oranının düşmesindeki en büyük etken maddiyattır, yani paradır. İsterseniz sizinle kaba bir hesap yapalım. Evlenmek isteyen bir erkeğin öncelikle kendine uygun bir kadını bulması gerekiyor. Asıl mevzu ise bundan sonra başlıyor  tabi. Kadın tarafı ilk olarak  asgari düzeyde 150 gram altını şart koşuyor. Bu bazı bölgelerde ve şehirlerde 300 grama kadar çıkabiliyor. İstenenen altının Türk Lirası değeri eski hesapla 14 milyarı buluyor. Evlenmeden önce Nişan ise kaba bir hesapla 5 milyara mal oluyor. Etti mi sana 19 milyar. Beyaz eşya, mobilya, dekorasyon, perde, halı, mutfak malzemeleri derken inanın bunların tümüne 15 milyar gidiyor. Toplam para 34 milyar etti. Tabii bir de mevlid yapılacaksa mevlid yemeği ve düğün için salon tutulması 6 milyarı buluyor. İş eğer sazlı, sözlü düğün ise ; salonun tutulması, sazı, pastası, kolası, çerezi derken bu da en az 6 milyara mal oluyor. Hesabımız 40 milyarı buldu. Tabi bunun içine pasta kesme parası, kapı açma parası ve türlü türlü sömürü uygulamalarını katmıyorum. 
 
BU SORUNLAR KARŞISINDA TOPLUM NE KADAR DUYARLI?
Peki asgari ücrete talip, hatta bir kısmı işsiz  gençler bu parayı nerden bulacaklar? Siyasilerin, bürokrasiden başlarını kaşıyacak vakitleri yok maalesef. En azından belediye her yıl evlilik yaşına gelmiş bir kısım gençlerin-ev eşyalarını almak şartıyla- nikah ahdini kıyabilirdi.
Din alimleri gelenek görenek belasından sıyrılıp çokk fazla istenen altın miktarının istenmesinin evlililği engellediği gerekçesiyle caiz olmadığını ifade edebilirdi.Düğün yemekleri tabiki peygamber sünneti. Fakat milyarlarca lira harcanıp çöpe dökülen en lüks yemekler yerine mütevazi bir yemek verilmesi gerektiği topluma anlatılabilirdi. 
Kanaat önderleri, insanlar arasında bu gibi olumsuz durumlara yol açan uygulamalara bir son verilmesi için halka baskı uygulayabilirdi. 
Müftü, vaiz ve imamlar bütün bu sorunları en aza indirgemek için vaazlarında, sohbetlerinde ve hutbelerinde bunun üzerinde fazlasıyla durabilirdi.
Bunların çoğu istenilen tarzda olmayınca gençler de işsizliğin verdiği çaresizlikle evliliği askıya alıyorlar. Toplum tarafından büyük bir baskı içinde kalan erkekler evlenemeyince, yaratılış gereği cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere belli adreslere akın ediyorlar. Zina olayının günümüzde en büyük nedenlerinden birisi de bu olsa gerek. Bunların içlerinden bir kısmı da evlenmeye niyetli fakat istenilen parayı bulamayınca bankadan kredi olarak çekiyor ve faize giriyor. Zina ve faiz dinimizce haram fakat gençlerin önüne başka hangi seçenekleri sunabiliyoruz?
Rahmet Peygamberi(S.A.V.) : “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” diyor. Toplum ve gelenek-görenekler ise zorlaştırıyor, kolaylaştırmıyor.!
Biz gençlerimize maalesef hiçbir alternatif sunamıyoruz. Yanlış yapıyorlarsa asıl sorunu büyükler kendilerinde aramalılar. Toplumun yozlaştığı, fuhşiyatın arttığı, haram para kazanmanın meslek haline geldiği, aile kavramının eridiği ve dini olguların ve emirlerin özümsenmediği bir toplumda huzur ve mutluluk olması zordur...Varın gerisini siz düşünün. Selam ve dua ile....
Çetin CAN
Editör: Haber Merkezi