Cumhuriyetin kurulmasının ardından yıllarca eğitim gören insan sayısı hızla artış göstermiştir. Özellikle son yıllarda bu oran bir hayli fazlalaşmıştır. Yeni okullar açılmış, eğitim dernekleri kurulmuş, çeşitli dershanelerle eğitim olanakları mükemmel bir şekilde sunulmuştur ama tek bir şey unutulmamıştır.  

Eğitimin faydalı olmasındaki ana etken, şüphesiz ki öğretmendir. Çok iyi derecede eğitim alan insanlar, üniversite mezunu olduktan sonra çaresizce sokaklara bırakılıyor. Temelin çürük atılmasından kaynaklanan bu bozuk sistem, aslında ne kadar okul açılırsa açılsın, ne kadar iyi yöntemler geliştirilirse geliştirilsin bu soruna çözüm değildir. Eğitim alan insan sayısının yıllara göre oranı artıkça, işsizlik oranının da artması, bu işte bir yanlışlık olduğunun göstergesi değil mi?

Yaptığım araştırmalardan hareket ederek, il merkezleri ve büyük yerleşim yerleri hariç kırsal kesimde görev yapan öğretmenlerin çoğu, halen ücretli öğretmenlik yapmaktadır. Hatta bazı büyük yerleşim yerlerinde de bu durum söz konusudur.

Bir ücretli öğretmen ne kadar iyi görev yapabilir?

Pencereden baktığımızda bir ücretli öğretmen aldığı para karşısında görevini baştan savma bir şekilde yapması gayet doğaldır. Ötekileştirilen öğretmenin, öteki gibi davranması bunun normal olduğunun göstergesidir. İki öğretmen arasında ayırım yapan bir devlet, benim görevimi ne kadar iyi yaptığımı sorgulayamaz!

Dersime girer çıkarım, öğrenci beni ilgilendirmez!

Değerli okurlar;

Ücretli Öğretmen” gibi saçma sapan bir şeyin var olduğu bir eğitim sisteminde, kardeşleriniz, çocuklarınız nasıl iyi bir eğitim alacak ki? Ki alsa bile o da bir gün bu eğitim sisteminin mağduru olarak işsiz kalmayacağı ne malum?

Parası olan adam çocuğunu koleje gönderir, devlet lisesine değil!

Bir zamanlar devlet hastanelerinde uzun kuyrukların oluştuğu hala unutulmadı. Eğitim konusunda da yapılacak reformlarla bu tür sorunların ortadan kalkacağı şüphesizdir. Peki, işsizlik sorunu çözülürse ne olacak?

1.       Devlete olan özgüven yerine gelecek.

2.       İnsanlar KPSS ve buna benzer saçma sapan sınavlara tabi tutulmayacak.

3.       Yerleşebilmek için çaba gösteren beyinler üretkenlik için çalışacak.

4.       İnsanlar üretime geçince gerçekten bilinçli bir toplum yeşerecek.

 

Günümüz Türkiye’sinde üniversite mezunu ama üniversitede okuduğu bölümle, çalıştığı kurum arasında dağlar vardır. Bunlara örnek gösterilecek kurum ve kişiler son derece bariz bir şekilde sırıtmaktadır. Mühendislik bölümünden mezun olup öğretmenlik yapan, öğretmen olup da bankacılık sektöründe çalışan, bankacılık sektöründen mezun olup da sağlık kurumlarında çalışan çok sayıda insan vardır. Buna benzer birçok üretici, farklı kurum ve kuruluşlarında çalışmaktadır. Tarım bölümünden mezun olup da maliyede çalışan insanlar var bu ülkede! Hatta felsefe bölümünden mezun olup da rehber öğretmen olarak atanan insanlar var. Bu tür çarpıklıkların oluşuyla gelecek kuşakların ne kadar eğitimli ve üretken olacağı tartışılacak önemli bir husustur.

Bu ve buna benzer sorunların ortadan kalkması demek, yeni bir neslin, yeni bir iş gücünün ve yeni bir Türkiye’nin başlangıcı sayılacaktır. Eğitim sistemindeki sorunların en büyüğü daha önce de belirttiğimiz gibi üniversiteden mezun olan gençlerin iş bulamama sıkıntısıdır. Bu sıkıntı ortadan kalkınca artık yerleşik bir düzen yerine oturacaktır. İhtiyaç dâhilinde üniversitelere öğrenci alınacak ve bu ihtiyacın doğrultusunda da yeni birçok iş gücü ortaya çıkacak.

Mehmet Selman Hamidi

Savur Gazetesi

Editör: Haber Merkezi